ÖYKÜ
Gökyüzünde küme küme bulutlar,
Efkarlı dağların öfkesini taşır Bir bahar sabahına! Saçlarına tutunarak çağlayan ırmak, Yaşamın öyküsünü anlatır, Bozkırın susamış topraklarına…. Ve uyanır Sevdalarını kefenleyerek, Mezarlarında sessizce uyuyanlar! Biliyorum Bir daha geri gelmeyeceğini, Ömürden çalınan yaşanmayan yılların… Gökyüzündeki küme küme bulutlar, Sevdasını taşırken dertli çobanın! Doğudan batıya, Kuzeyden güneye, İnleyecek yanık kaval sesiyle, Efkarlı dağlar! Çağlayınca, Bulutların saçlarına tutunan Işık renkli ırmaklar, Yerle bir olacak, Yaşamın önüne çekilen utanç duvarları… O zaman, Güneşin gökyüzünde yükselişini, Geceleri, Gökyüzünü süsleyen yıldızların, Bana ne kadar yakın olduğunu, Özgürce izleyeceğim! Sınırsız seveceğim seni. Kimseler gem vuramayacak hayallerime, Bitecek yok oluşun girdabındaki tutsaklığım! Seni sevdikçe… |
Çağlayanlar ırmaklar.
Bozkırın susamış topraklarında.
Kefenlenmiş sevdalar sessizce uyurlar...
Efkarlı dağlarda dertli çobanlar...
Bu öyküler böylesi duyarlıklarla yazıldığınca, gem vurulamayacak şairin sevgilerine, ve hümanizmine.
Bir güzel şiirsel öyküydü bu. Betimlerine bereket suyu katılmış.