MANKURTŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Eski zamanda Orta Asya’da Juan Juan’lar "Deri geçirme işkencesi" ile tutsakların hafızasını tamamen yitirmesine neden olur, ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan bir MANKURT yani geçmişini bilmeyen,daha önceden kim olduğunu bilmeyen bir köle yaparlarmış.Bu kişiler tamamen benliğinden uzak,kim olduğunu bilmeden yaşarlarmış.
Cengiz Aytmatov Gün Uzar Yüzyıl Olur eserinde mankurtlaştırılmış bir Kazak Türkü gencinin hikayesinden bahsetmiştir. Mankurtizm bu eserden sonra dünya sosyo-psikoloji literatüründe yerini almıştır.Kendinden,özkimliğinden uzaklaşan bireyi anlatmak için. Acı kahve tadında dudaklarım Kalbim karanlık telve Üzerimi örten Eylül Bir yanımı ısıtıp Diğerini üşütürken Karmakarışık duygularla Sesleniyorum Benden hızla uzaklaşan anılarıma “Son bir kez Dokunabilir miyim size? ” diye Aynada suretsiz aksim Tanımasa da beni Elimi tutsam Dokunsam tenime Isınacak yüreğim Dağılacak kara telvesi Ah! O kadar uzağım ki kendime Bir labirentin sonunda benliğim Ürkek! Bir sürü ben sesleniyor içimde “Devam et, geri dön, orada kal” Bana engel kendim/ler Yolumda bir yığın diken Cin emaneti, vücuduma ters ayaklarımla Attığım her adımda Utkum uzaklaşırken biraz daha İçimdeki inatçı ben Haykırıyor /Sakın vazgeçme Bir ana gibi sarıp sarmala Affet isyan eden senleri Bir umut boyu yakınsın kendine Gülümse! / Eylül’ün son dokunuşu Okşarken tüm bedenimi Ben,kendim ve benliğim Soluk güneşi kucakladık sevinçle Gün daha aydın Güz daha az acıtıyor Beraberken El ele BANU ULUDAĞ * Resim: Alexander Shafransky |