ARDINDANbenden her gidişinde sert adımlarla ezer geçerdin arnavut kaldırımlarını alnındaki terler savrulurdu saçların kömür, gözlerin elâ bakışlarında kararsız şehlâ esmer kokulum benim olmayanım lâl dudaklım ruhuma yakışmayan renkleriyle şehrimin erguvanları sardı sensiz sabahımı sıcaklığını bırakmışsın emanet tenin hâlâ tenimde acıtan kor kelebek kanadında yakıcı bir sevda dört mevsimin renkleriydi gelinliğim umuda gebe her yeni sabahta aşkın buğusunda eriyen gözlerime yağmasan da yaşam kadar değerli bir soluk kadar benliğimdesin. sen ki, yüreğimin en kuytu köşesinde saklı derinleştikçe kanayan yara yokluğunda bile dilimde dua kalbimde ışık aklımdaki tek yolsun. her kaldırım taşı haykırırken bizi çoğalır sen yanım yanar sana, yeşerir içimde ekşi bir erik ve mayhoş aşkın hüznünde erir tenim yalnızlığımın narin dansı, yakan rengi, ağlatan hüznü hüznümün serzenişi, üşüten busesi, ıslak teni sızlatır sensiz günümü ıssız yolda ağır aksak adımlar atsam da silueti belirsiz yarınlara yavru albatros’un kırık kanadına emanet etsem de özgürlüğünü isteyen aşkı en bitmeyen anlar g e c e l e r d e yaşanır çünkü ayrılıklardan sinsice haz alır BANU ULUDAĞ |
derinleştikçe kanayan yara
yokluğunda bile dilimde dua
kalbimde ışık
aklımdaki tek yolsun.
Bazen beğeniyi yazmaya kelimeler yetmez. Ama ULU bir DAĞ gibi ben işte buyum diyor dizeler.
Tebrikler.