Gidiyorsun sevgili. Ardına alıp beni, Avuçlarıma bırakıp sensizliği, Terkediyorsun...
Gidiyorsun. Bir yıldız gibi, Konmuştun saçlarıma oysa ki, Taçlandırmıştın her telini. Süzüle süzüle Akmıştın gözlerime, El vermiştin yüreğime.
Şimdi gidiyorsun. Çiğ düşürdün gözlerime... Yüreğim çırpınmakta, Avuçlarım ter içinde... Gitme...
Gitme ey sevgili! Hep yalnızlıkta baş verir hüzün, İçimde bir ur gibi büyürsün. Gel de gitme. Aşkımız, Bırakalım kendi halinde Büyüsün büyüsün...
Ama nafile. Bu kez saçlarımda yıldız tozu, Yüreğimde ellerinin boşluğu... Acı bir rüzgar, Mıhladığım yerden söküp seni, Yar ellere savurdu...
Eyy yokluğuna türkü yaktığım! Şimdi nerdesin? Bu kaçıncı gecem sensiz, Kaçıncı yalvarışım sessizliğe, Bilir misin? Bilir misin ağlayışlarımı, İçimdeki hasretin çağlayışını? Bilir misin? Adı,‘’Sensizlik‘’olan Yokluğunun verdiği acıyı...
Ah! ne zor, Her şarkıda seni duymak, Her şiirde seni okumak...
Şimdi aşkımızı aldım. Denizlerin, En derin yerine bıraktım. Biliyorum çünkü Dönmeyeceksin. Sen, Bensiz gecelerde, Geçici heveslerde, Soluklandığın tenlerde... Biliyorum, Senin aşkın göçebe...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Senin Aşkın Göçebe şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Senin Aşkın Göçebe şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
"Sensiz geçen günümün senli gecesindeyim yine.Gidişinin kaçıncı gecesi ya da dönmen umuduyla geçirilen kaçıncı gecem bu bilmiyorum.. Yokluğunla her gece ay parça parça olup düşerken, ben heyecanla, arzuyla, umutla umutsuzlukla hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi bekledim durdum dönmeni..Yokluğuna alışmak imkansız.Alışamadım..Ben hala deliyim hala sevdalı...
Yıldızları saymaktan zor sensizliğ hesaplamak...Sabah ezanları büyüdü kulaklarımda ve sevdan hükümler giydi kaderimde göç rengi kuşların çığlığına dek..Her gece kırlangıç sürüleriyle dönmeni beklerken, düşlediğim vuslatlar hayallerimde asılı kaldılar.. Bak; bu kent hala sen kokuyor sevdiğim..Ağaçlarda ismin, duvarlarda resmin, kaldırımlarda ayak izlerin duruyor..Şu salkım söğüt hala altına gelip oturmanı bekliyor..Şu çay dolu bardak dudaklarına değebilmek için duruyor elimde..Bense içimde bütün bekleyenler korkusu ve ümidi ile seni beklerim bir idam mahkumu gibi..
Yoksun!!
Güneş sensiz doğuyor şimdi bu kentte sevdiğim..Tüm sardunyalar soluyor..Denizlerim çekiliyor kıyılarımdan. Yıldızlar bir bir düşüyor bu ıssız sokaklara..Geceler katran karası, tüm şehir susmuş..Bir baykusun uğursuz sesi çınlıyor suskun gecede.. Ellerini arıyorum beni sımsıkı saran sıcak ellerini..Yok!! Ellerimde bu yüzden bu kadar soğuk..Hasret gözyaşlarımla avutamıyorum kendimi...
Yoksun!!
Bu kentin soğuk geceleri şimdi hüzün kokuyor sevdiğim..İçimde nihavend çığlıklar, yüreğimde sevdanın hançerleri var..Gözlerim gözlerini arar beni bu soğuk geceden çekip çıkaracak güzel gözlerini..Ve ben bu gecede korkudan değil, yokluğunda bile gözlerinde ölmeyi istiyorum sevdiğim.. Yoksun!! Dönmeyeceksin..Şimdi benden geriye kalan sadece can kırıkları.. Hadi can kırıklarımla kahvegözlerine göm beni...."
Şimdi aşkımızı aldım. Denizlerin, En derin yerine bıraktım. Biliyorum çünkü Dönmeyeceksin. Sen, Bensiz gecelerde, Geçici heveslerde, Soluklandığın tenlerde... Biliyorum, Senin aşkın göçebe...
istedigi tene konsun birak göcebe aski onun olsun güzel siirdi tebrik ederim sevgiler.
"Sensiz geçen günümün senli gecesindeyim yine.Gidişinin kaçıncı gecesi ya da dönmen umuduyla geçirilen kaçıncı gecem bu bilmiyorum.. Yokluğunla her gece ay parça parça olup düşerken, ben heyecanla, arzuyla, umutla umutsuzlukla hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi bekledim durdum dönmeni..Yokluğuna alışmak imkansız.Alışamadım..Ben hala deliyim hala sevdalı...
Yıldızları saymaktan zor sensizliğ hesaplamak...Sabah ezanları büyüdü kulaklarımda ve sevdan hükümler giydi kaderimde göç rengi kuşların çığlığına dek..Her gece kırlangıç sürüleriyle dönmeni beklerken, düşlediğim vuslatlar hayallerimde asılı kaldılar.. Bak; bu kent hala sen kokuyor sevdiğim..Ağaçlarda ismin, duvarlarda resmin, kaldırımlarda ayak izlerin duruyor..Şu salkım söğüt hala altına gelip oturmanı bekliyor..Şu çay dolu bardak dudaklarına değebilmek için duruyor elimde..Bense içimde bütün bekleyenler korkusu ve ümidi ile seni beklerim bir idam mahkumu gibi..
Yoksun!!
Güneş sensiz doğuyor şimdi bu kentte sevdiğim..Tüm sardunyalar soluyor..Denizlerim çekiliyor kıyılarımdan. Yıldızlar bir bir düşüyor bu ıssız sokaklara..Geceler katran karası, tüm şehir susmuş..Bir baykusun uğursuz sesi çınlıyor suskun gecede.. Ellerini arıyorum beni sımsıkı saran sıcak ellerini..Yok!! Ellerimde bu yüzden bu kadar soğuk..Hasret gözyaşlarımla avutamıyorum kendimi...
Yoksun!!
Bu kentin soğuk geceleri şimdi hüzün kokuyor sevdiğim..İçimde nihavend çığlıklar, yüreğimde sevdanın hançerleri var..Gözlerim gözlerini arar beni bu soğuk geceden çekip çıkaracak güzel gözlerini..Ve ben bu gecede korkudan değil, yokluğunda bile gözlerinde ölmeyi istiyorum sevdiğim.. Yoksun!! Dönmeyeceksin..Şimdi benden geriye kalan sadece can kırıkları.. Hadi can kırıklarımla kahvegözlerine göm beni...."