Süleyman H.Tunahan (K.S.)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Son devrin din âlim ve velîerinden. Süleyman Hilmi Tunahan. Babası zamanın müderrislerinden Osman Efendidir. Soyu Fatih Sultan Mehmet Hanın ”Tuna Hanı” olarak tayin ettiği ve kendi kız kardeşi ile evlendirdiği İdris Beye Dayanmaktadır. 1888(H.1306)senesinde Silistirenin Ferhatlar Köyünde doğdu. 1959 (H.1379) senesinde İstanbul’da vefat etti. Karacaahmet Kabristanında medfundur. Kendilerini her ne kadar görmek nasip olmasada, okuttuğu talebelerinden az da olsa ilim öğrenmek nasip oldu. Vefatının Ellinci senesinde Hidayetimize vesile olan bu muhaterem zata, sonsuz hürmetlerimi arz ederim. Açtığı çığırda, cümle neslimizle birlikte, ehli sünnet itikadında, kıyamet sabahına kadar, devam etmemizi Rabbimizden niyaz ederim... Muallim Osman Efendi, bir gece bir rüya görür; Vücudundan çıkan parça, gökte güneşi söndürür. Hayra yorar bu durumu, dört evlattan bir tanesi; İnşâallah yetişecek ve olacak nur tanesi… Araştırmış tespit etmiş, Süleyman’ı görmüş ehil; Artık üstüne titremiş, ilim üz-re etmiş dâhil. Ve göndermiş İstanbul’a, hasretine katlanarak; Okusun ve hizmet etsin, hedefine şartlanarak. Süleyman Bey babasını, üzmemiş ve hep çalışmış; Yapa yalnız gurbet elde, hasret olsa da alışmış… Hocası Hamdi Efendi, yetiştirmiş canla başla; Her bir dersini okumuş, gayretlice, gözde yaşla. Zamanın ilimlerini, yüksek puanlarla geçmiş; Maddi ilimler yanında, ledünni ilmi de seçmiş. Bağlanmış da bir veliye, yüce makamlara ermiş; Çok kısa zaman içinde, büyük imtihanlar vermiş. İnsanlığın zor dönemi, karanlık sarmış her yanı; Tutunacak dal kalmamış, yangın vurmuş mamur hanı… Yıl dokuz yüz otuz altı, irşat vazifesi onda; Bu iş kutsal yapılacak, olsa bile milyon tonda. Önce evinden başlamış, ilim seferberliğine; Aldırmadan düşmanların, güçlü veya şerliğine! İlk on yıl çok zorlu geçmiş, ilk Mekke dönemi gibi; Kırk altıya geldiğinde, küfrün yanık çalmış dibi. Sürgün ya da tabutluklar, birbirini takip etmiş; Onun tükenmez gayreti, çilelere kavi setmiş… Ellilerde biraz serbest, fakat müessif olay çok; Her defada serbest kalmış, tutukluluk hali hiç yok. Ama o asla yılmamış, çünkü emir yüce yerden; Hem okumuş hem okutmuş, kesilmemiş canı ferden. Yıllar geçmiş elli dokuz, vazifesi tamam olmuş; Yirmi üç yıl bu ümmete, hizmet etmiş imam olmuş. On altı eylül sonbahar, artık gelmiş vakti ahar; Pırlanta nesil bırakmış, her birisi sanki bahar… Bıraktığı hizmetleri, dünyada devam ediyor; İrşat şekli kemaliyle, daim ileri gidiyor. Rabbi ona nasip etmiş, bu zor dönemde hizmeti; Yardım ile teçhiz etmiş, mutlak! Küfrün hezimeti. Evlatlarına ve ona, Allah’ın (c.c.) büyük nimeti; Çok yüklüce bir sermaye, ahrete rızık demeti… Bu aciz kul kendisine, inanıyor, çok şey borçlu; Sadakat ve gayret ile hizmet etmez ise suçlu. Gayet candan bu hususta, yüce himmet bekliyoruz; Aziz ve pak ruhlarına, Fatihalar ekliyoruz… Garibi-Salih Yıldız.......16.09.2009 . |