TUTUKSUZ TUTKUM
Meğer! İsmi martı değilmiş,
beyaz olan tüm kuşların. Yağmur, gecenin en derin dehlizinden damlıyor şimdi koynuma, şimdi bir sigara yakmalısın işte, külünü yalnızlığıma dökmelisin. Yüreğimde söndürmelisin… Bir tek senin gözlerinde değil nemli bulutlar… Biliyorum, çünkü gözpınarları belki ıslanmaz, ama erkeklerde ağlar… Ve biliyorum yalnız geçen zaman insana çok acı verir… Arkadaş sandığımız akrep ile yelkovan, birbirine yaklaşmamak için savaş verir… Ve o an sığındıkça yalnızlaşır insan. Tutuksuz tutkusunu arar… Düşsüzlüğüne düşer. Çünkü düşündüğümüz gibi bir kuşun kanadında değildir sevgi, sevgi başucundadır. Bazen de canının en çok acıdığı yerde. Canımız acıyınca, zaman zaman gece üç beş nöbetlerine çıkarız… O an, kafamızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda, kendi yıldızımıza en yakın gördüğümüz, yıldızdır sevgimiz, sevgilimiz… Özenle seçeriz o gece kendimize söylediğimiz yalanları. Böyle düşünür böyle avunuruz çünkü… Hayat hoyrat bu zamanda, bilmezler yalnız yaşamayanlar. insan nasıl konuşur kendisiyle ve ben, şimdi yalnızlığımın son demindeyim… Kırık aynalara koşuyorum, bir cana hasretim… . . . Başak Nehir Ataş . . . |