Mahşerin Türküleriydi Dilimizdeki RaksŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kırık ikindilerde bir sehpa arardı gözlerimiz, miadı eksik kavuşmalara ulaşmak için, ayaklarımızdaki titrek vuslata aldırmazdık/Kırık sevda yüksünmeleriydi yüzümüzdeki telaş, umarsız sevilerin kentlerinde içimizdeki coşkulara izbe odalar arar iken/Göğsümüzdeki kramp sancıları artardı, Eylül gönlümüzün aralı kapılarından usulca bakardı ve ikindi yağmurları inmeden bu şehre zamansız bir ayrılık her ikimizi de yüreğinden uzaklara atardı...
Sarı eteklerinde kırık bir düşün deseni asılıydı
Kurşun kertiği hicranın ellerinde yüzümüz yar/dı Ömrü kısa kuşların kanatlarındaydı belki mutluluk Her kanat çırpışımızda aşka, sol yanımız inceden sızlardı. Yoksuldu bekleyişlerimiz, natürel düşlerin çığlıkları asi/l/di Köpüklü bir denizdi sevda, ruhumuzun yasları pasları çözerdi En ansız sarsıntıların karanlıklarında yıkılırdı kara madenler Umutların devrik patlamalarıyla yürekler kendini ışığa atardı. Açı/sı hiç hesaplanmamış yönlerin davaları birikirdi raflarımızda Sarılıp ağlardı analar tabutlara, aşkın sancılarıyla safa durulurdu Kahpe kurşunlar vızıldardı dağlarda, gencecik bedenleri bulurdu Bir ömrün etiketi geçerdi parmak aralarına, hayat o an son olurdu. Mahşerin türküleriydi dilimizdeki raks, üşüyen ellerimiz ten arardı Rüzgârda iz sürerdi eşkıyalar, sevdanın inlerinde yaramızı sarardı Sözler kuma yazılırdı, dalgalar sözü süpürerek o yalnızlığı çağırırdı Aslını inkâr eden bir yenilginin sancılarıyla yürek çığlığı bastırırdı. |