nasıl sorsam bilmemki
Hüzün üstüne hüzün
gözlerim çorak toprak misali kupkuru gönlümde bir sızı sızladıkça sızan gönül yaşlarım sahili olmayan bir deniz gibi ne sığınılacak limanlarım ne barınılacak koylarım... dik yamaçları olan bir dağmıyımki yoksa tırmanması zor doruklarımmı var... sessiz bir o kadar da kuytu gecemiyim zifiri karanlıklar mı sarmaladı beni yoksa yoksa dipsiz kuyulardamıyım... sitemler benim olsun gam keder hepsi benim... verin zındanları düğün, şenlik yerleri sizin olsun bayramlarda... hayallerim solsada gönül güllerim taptaze. bir bir dersem o güllerden bir buket yapıp sunsam kırdığım kırgın gönülleri affettirebilirmiyim bilmem... kader rüzgariyla sürüklenen bir hayat hayallerimi baltalayan realite... hani dost kalacaktık ebediyete kadar ne de çabuk unutulacağım! Halbuki, sımsıcak koca yüreğimde sakladığım dosta olan sevgim... beni unutturmaz derken unutuluvereceğim ne acı son söz bende değil önsöz bende olmamıştıki yüreğimin hangi sayfalarını açsam okutsam bilmemki... beni anlayan bir dost vardı nasıl sorsam bilmemki... ---makes--- |
hangi sayfalarını açsam
okutsam bilmemki...
beni anlayan bir dost vardı
nasıl sorsam bilmemki
Dost olan gerçekten bakarken yada bakmadan kalbiyle anlar gönül yoluyla sorar alır cevabını..Mevlana ve şems geldi aklıma oturur bakar lar etraftakiler anlamazlar onların hal diliyle anlaştıklarını..Öyle dostlar nadirdir bulanlara ne mutlu..Selam ve dua ile..