SENSİZLİĞİN SENFONİSİ
Kokusu başkaydı anıların
Güzeldi de yoksundu geçmişim Fakat geçmişim de farkındaydı olup bitenlerin Hatırladıkça uçup gitmek, Sonrasında da delicesine dönmekti niyeti… Ne gezer ki akli denge! Ne bir zaman makinesi ne de bir film şeridi Alır mıydı birebir yaşamanın yerini? Hiçbir şeyim olmasın! Şimdiki zamandaki sahipliklerim geçmişimin önüne geçmesin Sadece onlar , yitirdiklerim olsun dedim Sadece bir gün, Bir günüm onlarla olsun… Doğrusu bu muydu fark edemedim de Büyürken azalıyor sevdiklerin, Geleceğe her adımda bir güle gülenin fısıltısı kulaklara… Her güle güle erkendi, En erkeni de seninkiydi, Daha onca şey vardı, Yaşayamadık… Yutkunmak elde mi? Hıçkırmadan fısır fısır ağlamayı çok erken öğrendim Çocuktum bilemedim saklanamamayı Tam o anda dik dur adam ol dedin Sanki giderken bunları söyler gibiydin Hepsine uydum baba! Ağlamadım... Taş olmayı başardım baba, Bütün bunlara akıl erdirdim de, Yokluğuna asla! Onca haykırışım -Sessiz ve dingin- Onca yalpalamam -Her zaman düşerken kalkmayı bilme kaygısıyla- Onca hıçkırık -Kimsenin duyamayacağı sessizlikte başım yastığın altında inlemelerim…- Onca kırılganlık -Yürekleri taş edecek boyutta- Gidişin çocukluğuma veda vaktimdi Büyümüştüm baba! Tam on üç yaşındayken kocaman bir adamdım Kimse anlamadı bilemedi Zaten kimse de bilmesin istedi yüreğim... Yokluğun, Doldurulması mümkün olmayan bir sızı Yokluğun, Sana doya doya sarılamamamdaki pişmanlıklarımdı... Ne garip Sahnemdeki oyununun bütün hayatımı akıl almaz boyutta değiştirmesi Ne garip Yokluğuna bir çırpıda inanmaya çalışabilmek -Yıllar geçti hala inanamadım- Büyüdüm baba! Senin gidişin çocukluğuma veda vaktimdi... Evim yurdum neresi bilemedim, Savrulduk, yorulduk dindiremedim, Nereye aittik akıl erdiremedim, Sensizliğin senfonisi çok ağır geldi baba! |