KUSURSUZ AŞKLARDI ONLAR…kusursuz aşklardı onlar nasıl başlamışsa bir ak duvağın mahçup pembeliğinde sır dolu ürperişlerle efsunlu geceler boyu zamanı durdurup gizlenirlerdi sevdalarına hep öylece... hep aynı vefa çiçekleri büyürdü “çeşm-i bülbül“lü sehpaları süsleyen saksılar içinde... şimdi bir kristal küreden görür gibiyim içimi titreten o sevda ehli gönül güzellerini mazinin sislerine karışan sevda halleriyle... bir gönülden bir gönüle akardı mistik bir ilahinin nağmeleri her biri bir ömürlük kehribar sevgiler dizerlerdi Esmâ-ül Hüsnâ’ya yaslanan dillerle sabır ibrişimlerine... bir Kelime-i Tevhit ferahlığı vardı gönüllerde… kıymeti bilinesi sevdâlardı onlar kelâmı edep sohbeti nezaket lâtifesi lâtif dil yâresi açılmamış sitemden azâde muhabbet sürülürdü pirinç mangallara bakır cezvelerde... gül kokulu bir tevekkül sinerdi hayata katlanırlardı hayatın her türlü cilvesine... kusursuz aşklardı onlar el değmemiş dillenmemiş ve hiç kirletilmemiş bakir duru göller gibi asûde... bir mabet gibi nâmahremin giremediği bahçelerde öfkeyle çarpılan kapıları yerlere çalınan aynaları olmayan cennet kokulu evlerde dolardı vadeleri hitabı " nûr-u aynim " cevabı "sultânım efendim" li sevgilerde... kusursuz aşklardı onlar Allah emaneti bilinen o tertemiz ak yürekli halden bilen eşlerle kıymeti bilinesi, eteği öpülesi sevdalardı sevenler bir ömürlük sever bin ömür verirdi sevgiliye... şimdi bir kristal küreden seyreder gibiyim içimi titreten o sevda ehli gönül güzellerini dudaklarında buruk bir tebessüm mazinin sislerine karışan sevdâ halleriyle... Ceyda Görk 17 Temmuz 2007 sa:05.06 |