SALYANGOZ İZİ...bilmedim hiç bilemedim sanırım bir kurguydu mısralarıma düşen sanırım ne ben ne de sen vardın o hikâyede nerden tanırdık ki birbirimizi şehir ayrı yol ayrı mesafeler bunca uzakken bir sevdamız vardı ancak yine ayrı hayatlarda aynı badirelerden geçen gök kubbenin altında aynı güneşle kavrulup aynı kamerle kapıldığımız med-cezirden yoksul hayallerin sevda büyüsünden ve aklını yitirmekten öte paylaştığımız ne vardı ki şimdi bu kelimeleri bile tükenen ayrı derelerden akıp bir nehire ulaşmak nice müşkül biz sürüklenen iki çakıl taşıydık belki de nehrin denizle buluştuğu yosunlu ıssız kayalıkları umutsuzca düşleyen anlattığım hiç bir şey yoktu ne de anlatabildiğin hasret vardı çokça hissedilen belki o da yalandı yoksa böyle sessiz ve gölgesizce nasıl geçip gidilirdi bunca şarkıların şiirlerin içinden ben hissettim ölümüne yazdım yaşadım yaşattım inkâr et sen kendi payına düşeni ister başını önüne eğ de düşün hangi öfkeyi hangi hücreyi hangi bunalımı istersen onu beğen dedim ya bilemedim hiç bilemedim şimdi uçurum kenarına tutunan bir salyangozun sedefli kabuğuna gizlendim ben utanıyor ve saklanıyorum artık kendimden ardımda bıraktığım parlak izde yansıyor ay ışığı ve işte o izde tüm serencâmı bilmecemin o izde tüm gerçeğim/delillerim aklımı yitirmediysem şayet bir tek bu iz yüzünden... ceyda görk 28 ağustos |
mükemmel dizeler cok begendim yürekten tebrik ederim
kaleminiz daim olsun sevgiler...