13
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2224
Okunma

kusursuz aşklardı onlar
nasıl başlamışsa
bir ak duvağın mahçup pembeliğinde
sır dolu ürperişlerle
efsunlu geceler boyu
zamanı durdurup
gizlenirlerdi sevdalarına hep öylece...
hep aynı vefa çiçekleri büyürdü
“çeşm-i bülbül“lü sehpaları süsleyen
saksılar içinde...
şimdi bir kristal küreden görür gibiyim
içimi titreten o sevda ehli gönül güzellerini
mazinin sislerine karışan sevda halleriyle...
bir gönülden bir gönüle akardı
mistik bir ilahinin nağmeleri
her biri bir ömürlük
kehribar sevgiler dizerlerdi
Esmâ-ül Hüsnâ’ya yaslanan dillerle
sabır ibrişimlerine...
bir Kelime-i Tevhit ferahlığı vardı gönüllerde…
kıymeti bilinesi sevdâlardı onlar
kelâmı edep
sohbeti nezaket
lâtifesi lâtif
dil yâresi açılmamış
sitemden azâde
muhabbet sürülürdü pirinç mangallara
bakır cezvelerde...
gül kokulu bir tevekkül sinerdi hayata
katlanırlardı hayatın her türlü cilvesine...
kusursuz aşklardı onlar
el değmemiş dillenmemiş
ve hiç kirletilmemiş
bakir duru göller gibi asûde...
bir mabet gibi
nâmahremin giremediği bahçelerde
öfkeyle çarpılan kapıları
yerlere çalınan aynaları olmayan
cennet kokulu evlerde dolardı vadeleri
hitabı " nûr-u aynim "
cevabı "sultânım efendim" li sevgilerde...
kusursuz aşklardı onlar
Allah emaneti bilinen o tertemiz
ak yürekli halden bilen eşlerle
kıymeti bilinesi,
eteği öpülesi sevdalardı
sevenler bir ömürlük sever
bin ömür verirdi sevgiliye...
şimdi bir kristal küreden seyreder gibiyim
içimi titreten o sevda ehli gönül güzellerini
dudaklarında buruk bir tebessüm
mazinin sislerine karışan sevdâ halleriyle...
Ceyda Görk
17 Temmuz 2007 sa:05.06