rüya bu ya...Çölün ortasında bir vaha… nazarımda ‘Yâr’ ardında keskin yar bir ses; -gel! Yâr sen misin beni çağıran o en sînesuz halinle bakmadan melâlime, yoksa; yar mı dipsiz karanlığına çekmek isteyen celaliyle, acımadan cemalime. bunalıyorum… (birden sahne değişiyor çöl, oluyor göl… ) Gölün ortasında bir ada… kıyısı ‘zülâl’ ardında canavar, rengi al bir yankı; -gel! ‘Ey gizemli zülâl! niyetin iyi, bilirim seninle temizlenirim lâkin; derinlerinde pusuda bekleyen canavar tüm haşmetiyle var…’ Derken o berrak sudan fışkırır kızılca lâv… korkuyorum… ve… (o hengâmede, göl, oluyor gök…) Göğün en mavisinde bir sadâ… ‘gel! ama sakın korkma! zaten hep yakınındaydım ya…’ bir el uzanıyor bilinmezden alıyor beni yanına hilâli fener yapıp süzülüyoruz uçsuz semada… mekânsızlaşıyorum… Revnak |
Eline Sağlık