BİR SEHER VAKTİ MİHRİBANNBir seher vakti Çalar kapımı elâ gözlü mihriban dururum uykulu gözlerle kapı eşiğinde kan çanağı gözlerimde çalkalanır kan; doğum sancısı, şefkat doğuruyor yüreğimde nefesimde durur yutkundukça zaman. Kan düşürür yüreğime helecan Göz, ten, dudak, ne güzel duruyor karşımda en güzel yaratılan işte karşımda işte mihriban Mihriban; Rüyâda düştüğüm sahraların elâ gözlü ahûsu! Mihriban; saçları parıl parıl, kızgın kum gibi emektar sinesinde güneşi s/aklar kumlar yanar, parlar saçları eritir çölü mum gibi Rüyâdayım; kumlar yan/ar, avuçlarım kan/ar. parlar saçları, dokunamam alevden saçlara Mihriban kapı eşiğinde, ben sahradayım dokundu göz bebeğime bakışı düştüm iki kirpik arası uzun bir yola.. Mihriban; dilsiz bir ahû, her sözü sessizlik! her kelimesi ağır bir darbe, susmayan gözlerime Mihriban; Cebelitârıkta bir nefes! Mihriban; soluğun ciğerinde kırık bir cam süründükçe ellerine sızıyor haykırışımdan ılık ılık kan Mihriban; sarhoş dudağın Allah demesi döküldükçe günah kulun af dilemesi Mihriban; aşığın gönül kıblesi veysele emanet Rasul cübbesi Mihriban; bembeyaz güvercinler kadar beyaz bir tüy, en mahrem yerinde kalbimin koptukça kopuyor elleri kalbimin Mihriban; halvette naz, aşığına gecenin gecenin başladığı yerde Mihriban; penceremde titreşen ayazın pervazlara işvesi Mihriban; pervazda çırpınan güvercin Mihriban; şuh bir melek, cin kanatlarında ürperir içim kanatlanır uçar gider uyanırım kan ter içinde ten/im. mihribanla dolmuş teni kaybolmuş bedenimm... Bilal AYDIN 24 - ağustos - pazartesi ... |
seher v/aktinde gönle inen nur gibi
her b/akışında, tan yerine ney/di düş/en
ney/di mihriban,boşluğa yayılan ses gibi.
Mihribanlaşan dizelere tebriklerimle...