GÖZ YAĞMURLU DÜŞÜNCE DESTANIMAvucunu kaldırdığında göğe, Doldu içine; tebessüme itaat, mutluluğa; gülücük yükleyen şeytanların hurisi. Yalanlara sebebiyet veren gözlerinin ağlarına uzattığımda kirpiklerimi, Üzerlerine düştü; çatık kaşlarımın ak saçları.. Niyetini bilmeyen kedilerin çirkin sesleri, Ötüşen kuşların şahitliği lakin dedirtti tenine.. TEnin evet derken günahımı çeken nişaneme, Gözlerin kayıtsız kaldı, göz yağmurlarımın ahengine.. düşer ilk damla; izler dalgaların dalgaları.. takip ederken fırtınayı, dağılır saçların ceset gibi. Kanlar saçılırken ellerden ellere ilham kaynağı, Akbaba uçar gelir sevginin sadakatsız konağına.. konar kollarına; biri aşktır biri akbaba.. Lakin.. ikisi de donar kollarında.. ve ölüürr gider. Samimiyetim geceleri dolanırken beline, yüzümü kızartır utangaçlığımın kırmızı tülleri. Sesini ilk duyan tılsım yıldızımızdaydı.. Hatırlarsın güzelim; divan nöbeti tutardık edebiyat aşkımızla.. Gecenin biri rayihane aşkı şişirirken sabahı, ikinci gece senin parmakların uyandırırdı beni. Uyanmazdı uyumayan beraberlikler dün gece gibi, Aynı ölüme yaşam doğurtan yetenek yağlanırdı duvarlarda, kolaylık getiren habise sanat ve başıboşa aşk yığdırırken, telefonlarını özler oldu yüreğim rayihane odamda. bilerek yapılmaz çoğu zaman bildiklerin.. benim bilmediklerimi öğretmeden gittin. bilinirse güzelliğin kıskaca alınan ruhun özleminde, Özlemin savunucu pençe gibi yakandan üfler yüreğini.. ve gidersin.. Zaten gittin.. tırnakların arasına dolan tüylerin, Omzuma dokundurduğunda dudaklarını titredi tenim, atıldım gıdığına ve kucaklayamadı gamzelerim seni göz yağmurlarım gamzelerime birikti ve taştı duygu selim., O zaman başlamalı gülüm hikayeye; Huzuruma düşürür gözlerini ellerin bi ağustos akşamı. KAbul eder parmaklarım hikayeni akşamın sabahı; Dolarlı çocuk geçer baygınlığının tatlı serinliğine. PAtlatılan flaşın yarattığı donuk poz hatıra olur, günlüğünde yer bulur cümlelerce köprü olan paragraflar. Kaybolmak adına yazılır tüm anılar zincirlerin başında, son çekime gider gelişin , koridorda uzanan etek boyunca. Vazife verir aşık olduğum tanrın ve benim Allah’ım. İnancını kutsar dudaklarım yarım kalan görevimin tamamlayıcısın. KAç ölümü vazgeçirdi edebiyatım, kaç yaşayıcı oturttu sıradışım, seni görünce bakışlarım. istifasımı verdirdi kalbimin taşıyıcısına. Aşkı ilk kez tadan dilim yanarken aşkın vazgeçişinde, ilk güne döndü yine, yıldızımızda uyuduğumuz gecelerimize. ettiğimiz dansların kutsallığı mum ışıklarını kavurdu ateşinle, simsiyah gelinliğin toz oldu bana bağardığın vaveyla gecesinde.. haysiyetime ettiğin iltifatlar aramızdaki saygı bağını oluşturdu, haysiyetime ettiğin kabusların kurulduğu setlerin dönüşümsüz girdabı, sonu bulunan geçişin elindeki son örnek bulvarı ve cadde alttları, üstüme örtünen şakalar gibi değişik geldi.. kavur beni mevla’m. Ver elini, başlıyor sabahın ilk dansı prenses, Güneş yeni selamladı hızlı hızlı ay’ın gidişini. gözlerimin açılışını kutladı iki elin parmakları, sesler ürküttü ayak hareketlerini düşüyorum prenses. Düşünmez beynim taptığım sevinç gülümseyişlerinden başkasını, koskoca yıl geçti tanışmaların dönümsel arayışları arasından, Kesiyorum burda aşk edebiyatımı... Kutsal aşkın adına; gel bana edebiyatımı gördüğünde.. Eray Dedik. |
EDEBİYAT DEFTERİ…
ŞİİR DÜNYASINA HOŞ GELDİNİZ…
Şiir yaşam biçimimizdir…
...........................................Saygı ve selamlar..