AHD-I VEFÂ
Çoğu zaman çekeriz koca bir ah,
Aslında fayda etmez ah ile vah, Derken peşinden gelir gülmeler kah, Mutlu olamaz varlık içinde yüzse de şah... Tekdüze yola hep birlikte çıkalım, Tek sorun kalamasın diye sihir yapalım, Gökyüzüne hiç sönmeyen güneş takalım, Bu kez, sorunsuzluktan beyazlaşır sakalım... Değişiklik ister daima kullar, Hep hedeftir kocasız dullar, Mektup için dudaktan ıslatılır pullar, Böcekler ölür, kenarda yükselince sular... Ömür tükenirken hep isteriz olsun sefâ, Sanmayın parası olan hiç çekmez cefâ, Kalın enselere inen tokatı kaldır rafa, Karıncalar tarafından kurcalanır iri kafa... Zamanın birinde vardı ahd-ı vefâ, Yarınlara doğğru nuru etmedi kefâ, Yedi bitirdi düşünemden torununu sefâ, Atalar lüks yata biner, adı duyarsız mustafa... Süslü püslü sözler dizilirken methiye, Hedayeler gelir, karnı tok şişko fethiye, İhtiyaç halinde kıvranırken hakir hediye, Rekât ile zekât neden gider nankör kediye... İlmin kapısı doğal yoldan açılır, Bunu gören saçlar saçılır, Neden gerçeklerden kaçılır, Zat göçerken mezara tek kürek toprak atılır... Korkunun kanunu her makamdan çalar, Eli bal tutan etkili, parmaklarını yalar, Güçlü aslan ormanlara haber salar, Haklı haksız olur, kazılan tuzaklara dalar... Alan razı ise veren dünden zoraki razı, Erkeliği hep kaçmakta buluyor hızlı tazı, Kış kışlanmaktan göremiyor hem baharı hem de yazı, Yaşamak için öldürüyor; enayi tilkiler kazı... Denge üzerine inşa edilen doğadır, Boynuzları olan en güçlü boğadır, Haklı olan, nedense dokuz köy sahibi ağadır, Sözüm deniz ile ovalara değil, pek kibirli yüksek dağadır... Doğru söyleyeni dokuz köyden kovalar, Konuşanı tağlarda taşlarda ovarlar, İt sürüsü ile haklı hakkıyı savarlar, Toplumu, rayından çıkaran, aslen bu davarlar... |
Çoğu zaman çekeriz koca bir ah,
Aslında fayda etmez ah ile vah,
Derken peşinden gelir gülmeler kah,
Mutlu olamaz varlık içinde yüzse de şah...
Adam gibi yaşayan insanların yaşamdan aldığı hazların değeri maddi ölçülemez...
Has düşünceye saygı duyulur ancak...