Şarabî akşamlar tekâmülüŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şaire Ayşegül Güncan "hüviyeti hükümsüz sevgili" adlı şiirinde bir Şair’e metnde göreceğiniz sualleri soruyordu.
Hayal gücüyle yaşıyoruz ya, "ya bu sualler bana sorulsa, ne yaparım?" diye düşündüm. Sükût ikrardandır, cevabsız bırakamazdım. Yalan söyleyemezdim. En uygun ve gerçek cevab bu mısralar çıkdı. Ayşegül Güncan Hanımefendi’ye teşekkürlerimi sunuyor ve arkadaşlara onun şiirlerini okumalarını tavsiye ediyorum.
Sualler Ayşegül Güncan Hanımefendi’nin "hüviyeti hükümsüz sevgili" şiirinden alınmışdır. Kendilerine müteşekkirim.
Şair, sen hiç şarabî bir akşamda aşık oldun mu? Öyle bir akşamdı ki aşık olduğum saat, sanırdım ki hayat hep gülecek istikbale, ilk kederi yutunca gitti kalbden kanaat, sevgi artık bir soluk güldür, bir kuru lale. Şair, sen hiç şarabî bir akşamda seviştin mi? sevmek melal duyguydu, ayrı düşmek ödülü, sevişmek hayalî bir serab kızgın çöllerde ve yüreğim hasretin zinciriyle güdülü, benden uçan sevgili şimdi ağyar ellerde. Şair, sen hiç şarabî bir akşamda vuruldun mu? Şarabî bir akşamda vurulmayı isterdim, çünkü bana intihar yasakdı imanımdan, içimdeki yarayı hekimlere gösterdim, tek çareymiş, sefere hazırlık, limanımdan. Şair, sen hiç şarabî bir akşamda öldün mü? Ölmedim sevdam, daha ölmedim, yaşıyorum, bunca darbe üstüne ben nasıl ayakdayım? Bunu anlamıyor, en çok buna şaşıyorum, sevdiğime sunulan ihsanda, kıyakdayım... Aydın Bayrakdar, 16 Ağustos 2009, Almanya yaşayabilmek için en güzel sevdayı darağacından seyr etmelisin dünyayı... Abdurrahim Karakoç |
sevdalı gönüllere selam olsun. saygılarımla...