Bir Şehirde Ömrü Geri Sarmak
Abdullah, Ahmet, Ali, Cafer, Gürdal, Mehmet, Mustafa, M.Meydan, Önder, Veysel ve Yüksel’e en derin muhabbetlerimle….
I Biz on sekiz yaşımızı getirmiştik bu şehre Toyluk bir tak gibi şehrini süslerdi gönlümüzün Ürkek bir serçenin kalbiydi sermayemiz Temiz rikkatli kırılgan Ortaçağ şövalyesi kahramanlığı kuşanmış Birer mürittik manastırında gençliğin Gurbetin hasretin sevdanın yokluğun Rahle-i tedrisatında Aşkın anatomisi bizden sorulurdu Gurbetin yokluğun memleketin Ortaya karışık yavan ekmek hüzünlerle Öğünler savdık baharlar kışlar yıllar savdık Kavrulmuş salça-soğanın tadını üç öğün Tatmayan gurmeleri hiç sevmedik biz Dört kat rutubetle boyalı Bodrum katlarında söylenmemiş Yumruğa kapı kırdırmayan Hiçbir türkümüz şarkımız yoktu Bir şarkıyı söyleyince Cafer Üç gün ağlar üç yıl yanardık Gözleri sadaka niyetine istenen sevgiliye “Ruhumda gizli bir emel mi arar Gözlerime bakıp dalan gözlerin” Şarkısına vokal yapmadan Islanmadan bir yağmurda şemsiyeyi saklayıp Bir şiirle sarmaş dolaş olmadan En müstesna bahçeden gül çalıp Bir hırsız telaşıyla bir pencereye bırakmadan Ve Mustafa’nın aşkların şeceresini tutmuş Teybinden Ferdi Tayfur dinlemeden Nikotinle tütsülemeden bekar odasını Aşıkları yürümemiş şehrin kaldırımlarının Yetimliğini bilerek Yetim bırakmadan hiçbir sokağını bu şehrin Doyurmadan açlarını ülkenin mümbit gönüllerimizden Giydirmeden çıplağı sevindirmeden öksüzü Şaha kaldırmadan Anadolu’yu Çırpındırmadan Karadeniz’i Ay yıldızı selamlamadan Bir ülküde çiçeğe durmadan Ve bütün hepsine En mahrem sırların ortaya çıkması heyecanıyla Gözyaşlarını saklayarak ağlamadan Caiz değildi uykuya gönül vermek Bir kutlu görevdi sanki uykusuzluğumuz Biz renkli ve güzel insanlardık Sıkılıp kaçan antika bir tablodan Ressamı halis Anadolu Biz güzel insanlardık Güzel insanlarla buluştuk kavşaklarda Bütün güzellikleri paylaşmaya …….. Ayrılığın başlama düdüğünü çalan O garlar ve terminallerde Nice vagonlar ekledik hayat lokomotifine sevda yüklü Kaç bagaj doldurduk kırık hikayelerle dolu Eskimiş bavullarla Uzandık dört yanına can memleketin Gönlümüz gözlerimiz nisan bulutları kadar yüklü …………. Ayna tarifine arif gerekmez Artık sonbaharın selamı geliyor hepimize Yine de dipdiri baharlar var içimizde Vatana aşka dostluğa dair …………… Bir şehirde ömrü geri sarmak Hüzne nikâh kıymak yeniden, unutulmuşlara(!) Nihayete ermeyen emeller mevsimine …………. Geri sarılmayınca ömrümüzün sayacı ……….. Ömrümüzden nice yıldızlar burda kaydı Sana hiç uğramazdım şehir Dostlarım olmasaydı |
" En müstesna bahçeden gül çalıp
Bir hırsız telaşıyla bir pencereye bırakmadan" .... vay be ...ne aşklar yaşamış garip gönüller