GERÇEKLER SIR İÇİNDE
-Sudenaz’ım İstanbul’a hoş geldi..
Mucize değil kader, bu dünyaya intikal Bir can solarken akşam, bir can açar şafakta Güneş doğar ve batar, doğum ve ölümden hâl Vesvese büyükse de, o bir zerre hak, Hakk’ta Nefis helâl bulursa gözlerde menzilini Gök bir bağ-bahçe olur, yer hoş sofrada sini Oturtur başucuna doyurur sahibini İki iştah; biri yer, biri ağlar damakta El mideye çalışır, mide cimri bedene Ölüm; nihai perde, hayattan el çekene İlâhi bir emirle kapanmadıkça çene Muhabbet sürecektir bir evde bir sokakta Bazen dizler bükülür başlar göğe değerken Bazen mühlet istenir ve vakit dolar erken Mal, mülk; huzur, dün, bugün, şu gün, şurada derken Ansızın durur zaman dönüp durduğu çarkta Mucize değil; mutlak, gerçekler sır içinde Basit gelen dünyanın idraki ekmel dinde Cepsiz kefenli beden toprağa değdiğinde Bir önceki hâl kayıp nazlı dünyasız farkta |
Bazen mühlet istenir ve vakit dolar erken
Mal, mülk; huzur, dün, bugün, şu gün, şurada derken
Ansızın durur zaman dönüp durduğu çarkta
Mucize değil; mutlak, gerçekler sır içinde
Basit gelen dünyanın idraki ekmel dinde
Cepsiz kefenli beden toprağa değdiğinde
Bir önceki hâl kayıp nazlı dünyasız farkta
Teşekkür ederim bekir kardeşim sağolasın,birde şu sadist insanlar biraz buralardan nasiplerinip baksalarüdünyamız ne güzel olurdu değilmiydi.Başda demirel.