BEYAZ KELEBEĞİN ÖLÜMÜ
Kimbilir yol alıp, ta nerelerden,
Geçerek ışıksız pencerelerden Kendine aydınlık bir dünya kurdun Bir ışık halesi aradın durdun. Minik yüreğinde özlemi dağ dağ, Bir ışık hüzmesi, yanan bir çerağ... Nihayet kasvetli bir yaz akşamı Binlerin içinden bu küçük camı Nasıl da keşfettin ? Nasıl da buldun? Bu büyük keşf için belli yoruldun. Sırtına dağ yüklü minik pehlivan Hele biraz dinlen biraz soluklan. Bir damlacık ışık gördü mü gözün Ne gecen kalırdı ne de gündüzün. Ölümüne sevda ,yakan bir ateş Biz havaya muhtaç, sen ışığa eş. Bilmem ne ışıkta seni cezbeden Lambayı bulunca geçtin kendinden. Kabe etrafında hacceyler gibi Döndün, döndün ölümü ister gibi. Bu ne alevli aşk, bu ne hicrandır! Sevdanın zirvesi belki bu andır. Dur küçüğüm dönme!Helak olursun. Az bekle , derdine derman bulursun. Heyhat kar etmez ki artık lakırdı. Gaiblerden bir el kalemi kırdı. Ferhat mı Şirin’e böyle yanmıştır? Kays’ınki de aşk mı? Öyle sanmıştır. Nihayet pes etti minik bedenin Haberi olmadan bir tek kimsenin. Ölümde hayatın zevkini sürdün, Bir öldün beni de binbir öldürdün... ÖMER ÇELİK-1992 |