anka kuşu...
şehvetle yanıyorken
günahkar çocuklarıydık biz tanrının yüzsüzlük edip kovulmuş cennetinden çokça ihmal edilmiş ama bu ihmalkarlıktan şikayeti olmayan gönüllü bir teslim oluşun ardından alacağı cezalara aldırmayan hayatı parmak uçlarında yaşayan aciz ruhlardık biz elimizde ne varsa sonuna kadar kullanan bir kalem, yazılası bir ten bir sevişmeden arda kalan buğulu kelimelerdi ne güzel bir kadındın sen ve ben ne mutlu bir erkek çarpıntısında bir kalbin indirip yelkenlerini kendini kayalıklara bırakan bir tekne gibi kırılganlığımdan korkmuyorum tek korkum kırıldıktan sonra bir daha asla açılamamak derinlerine eskisi gibi kaybolamamak maviliğinde gri sisli bir dünyada uyanmak sanki çok rüyadan mutlu uyanabiliyormuş gibi senin koynunda uyanılan sabahları kokun üzerimde çıkılan sokakları göze almak tek başına yürümeyi... öp beni şimdi inkar et tüm seviştigin erkekleri beni hatırla sil geçmişte teninde bırakılan izleri şimdi benimle yan küllerinden doğan bir anka kuşu gibi.... |