Oy kurbanam ben sana...
Nasılda mahpushane duvarları gibi çöktü özlemin içime
Nasıl sindi kokun,küflü soğuk yatağıma! Parmaklıklarım ellerin kadar narin ama; Nasılda kapatmışsın o ellerini yüzüne, Ağladığını görmeyeyim diye... Yazık, Yazık ki,o ince parmaklarını aşıp, Gözyaşlarını öpemiyorum... Kader diyelim, Sadece kader... Kavuşmak bir başka baharaymış! Ayrılığı koynumda bir yılan gibi beslemişim, Özlemini yüreğimde korkmadan taşımışım,korkmadan! Vuslat demişim ağlayan gecelerimde Sadece vuslat... Oy kurbanam ben sana! Güneşli günler bizim zannederdim, Umutlar bizim,yarınlar bizim... Kendi elimizle geçirmişiz ilmeği boynumuza, Kendimizi asmışız,defalarca yürek acısıyla... Gümbürtüleri duyulmuş sonra çatlak seslerin, Hasretmiş,özlemmiş, Sevdalanmak,sevmekmiş... Onlar da ne ki? Aşk neymiş ki? Kimmiş ki? Kim kaybetmiş,kim bulmuş ki? Artık yanar yürekler hasret acısıyla; Kavuşmakta neymiş ki,belki öte dünyada... Oy kurbanam ben sana! ... Sen o engin dağlarından,seller indirme yanaklarına! Sen yanma, Sen ağlama! Ben ikimiz yerine, Yağlı ilmeği geçiririm boynuma... Güneşli günler seni bekliyor, Şimdi daha yakın,yakın yaklaştıkça.. Şimdi gökyüzü daha mavi, Yeşiller,daha yeşil.... Olmalı ömrün boyuca... Oy kurbanam ben sana, Oy kurbanam.... Nasılda mahpushane duvarları gibi Çöktü özlemin içime... Oy kurbanam,canım kurban benim sana....... 13.9.2002 21:15 uğurböceği Pınar Koç |