telafi
ne kadarını yerine koyabilrsin
kaybettiklerinin yada ne kadarını telafi edebilrsin ayrı geçen günlerimizin bu kadarmı öfke duyuyordun bana bu kadarmı nefret ettin severken... bana bağlandıkça kopup gitmeyi öğrenmişsin beni bırakırken içindeki küçük kızı avutmayı hangi adam öpebildi seni benim kadar hangisi anlayabildi her sustuğunda konuşmak istediklerini... hangisinin koynunda uyanmak daha güzeldi en soğuk sabahında, hiçbilmediğimiz bir şehrin ayrılık düşüncesi aklında sımsıkı sarılırken... ne kadarını yerine koyabileceksin bunca zaman kaybının tek başımıza doldurmaya çalıştıkça içimizdeki boşlukları yabancı yüzlere gülümseyerek ve oynamaya çalışarak yalandan aşk oyunlarıyla kaygısını kendi içinde büyütüp büyüdükçe derininde kaybolduğumuz girdaptı yalnızlık içimizdeki ateşleri başka gözlerin yaşıyla söndürmeye çalışırken girdiğimiz günahlar için hangi tanrı affedecek bizi? telafisi varmı bunun kısacık hayatımızın birbirimizden ayrı geçen günlerinin birbirimizden ayrı yaşadıklarımızın yalnız gidilen filmlerin, yalnız yenilen akşam yemeklerinin, tek başına uyanılan sabahların, birbirimize söyleyemediğimiz sevda sözlerinin, belkide en ağırı çok isteyipte bir türlü hani keşke şimdiki aklım olsaydı diyerek başlanılan yaşanılırken anlamını bilemedigimiz geçmiş zamanların... ne kadarını telafi edebiliriz bundan sonra benim ihtiyarlığım senin yorgunluğun birlikteyken ne çabuk tükettik birbirimizi belkide daha fazla acı çekmeyelim diye bırakıp gittiğinde beni ne kadarını oldurduk hiç olmaz dediklerimizin... hayat devammı ediyor şimdi? yoksa daha iyi rol yapmayımı öğrendik... her gece uyumadan önce düşlüyordun ya beni, benden sonra uyumak için hala izliyormusun o eski siyah beyaz filmleri... |
her gece uyumadan önce düşlüyordun ya beni,
benden sonra uyumak için
hala izliyormusun o eski siyah beyaz filmleri...
Çok güzeldi tebrikler