DAĞLARDAKİ SEVGİM
Dağlar, dağlar, dağlar, dağlar…
Şarıldayan, çağlayan çaylar, Ruhumun akıp giden özüdür… En korkunç vadilerden ovalara, Ben, tertemizce akar giderim, Yosun tutarım çiçekler arasında, Güzeller bana doyasıya bakar, Ruhumun güzelliğine akar… Bin bir tohumu barındırırım, Aşk yüklü bağrımda, Sevgi çiçekleri açarım, Zambaklar, yaseminler olurum, Yaylaların engebeli vadilerinde… Cesedim ruhumla kalır baş başa, Hafifçe arkamdan vuran güneş, Enerji verir ölü ruhuma, Sevinçle esen rüzgâr Ve cıvıldaşan kuşlar, Cik cik cik cik cik… Çam ağaçlarının özünde, Sakızlara yapışarak, Yolculuk yaparım ufuklara. Bulutlar, bulutlar, bulutlar, Kalbim kadar beyaz bulutlar, Tertemiz hava, oksijen üretir, Kindar insanın nefesini tüketir. Reyhan ve elif yüklü Yalçın bakışlı dağlar, Uçsuz bucaksız yeşillikler sunar, Bozkırın ulaşılmaz göbeğine. Saçım dökük, belim bükük, Yaşımı aştı başım, Yüksek dağların sırtından, Bulutlara uçuyorum, Pamuk ipliğiyle, Yıldızlara bağlanıyorum. Dağlar beni karınca gibi taşır, Bir anne gibi bağrına basar, Güzelleri çiçeklerle buluşturur, Sevenleri sevdiklerine kavuşturur… Suya bakar ruhunu görürüm, Çiçeklere bakar gözlerini görürüm, Bana gülümsüyorsun bıkmadan, Kıpkızıl ateşin ortasında, Aşk köprümüzü yıkmadan. İnsanlara bakar sevgini görürüm, Ben bedeni kuşatan oksijen olurum, İnsanlığın hayrına solurum… Güzelim! Ne kadar uzakta olsan da, Sen hep içimdesin, Bunu sen de biliyorsun, İnan ki baktığın her insan benim, Bense, içtiğin can suyu, Bir damla gözyaşın. Kırmızıdan korkma, Savaş da olsa Ben savaşım, Sense barışsın. Senin çadırın ve ruhun, Denizin ortasındaki tuzda, Bense yaylaların bağrında, Ağlayarak akan çağlayanda, Sana akıyorum, çağlaya çağlaya, Aç kollarını sevgilim! Bekle beni ağlaya ağlaya, Ağlamak gülmektir, ağlamasını bilene, Gönlünü dağlara verip de hakka gidene… Tek kurtuluşun var, balık ol, Kol kol yürü nehirlere Ve ırmaklara, oradan da çaylara, Çayda buluşalım, çay olalım Ve ikimiz de çağlayalım, Derin derin vadilerde Ve hep bir ağızdan haykıralım: Biz buradayız, ölmedik; Ölsek de ruhumuz, Bu çağlayanlarla çağlayacak, Tuz olup yemeğe atılsak da, İliklerinizde bizi bulacaksınız, Ne kadar bizden kaçsanız da, Biz sizden kaçmayacağız, Hak yoldan sapmayacağız… 16 Mayıs 1999 Çat Yaylası/Akdağmadeni |