YİTİK ÇAĞRIŞIMLAR
yitik çağrışımlar
(.) yüzün ve hüzün hüzün, yitik duyguların ardındaki kent hüzün ve sen havaların dokunuşlarından değişti iklimin yüzü şiirimde zamanın iz düşümü bir şimendiferin yolculuğu dizelerde hüznün dokunuşlarındaki tarih yedihaziranikibindört düzelmiyor bir türlü mevsim gazete sayfalarında bir resim ısı artı yimidört santigrat derece Kocatepe Camii üstüne havadan yağan kar tarih altıhaziranikibindört son hüznün yalnızlığındaki yolculuğu dilimin ucunda ama bir türlü yazamıyorum Ortadoğu’daki kandan dinle ey sevgili bu kentin nefes alan sokaklarını hisset yüreğinde duy sesini (..) yangın ve hüzün büyülü dizelerin peşinde tarla kuşlarının sesi ile geldik çok uzak diyarlardan yangınlar içinden çığlıklar içinden bilesin ki fetihlerden geri dönen imparatorlar zafer sarhoşlukları içinde bıraktılar geride binlerce insan kanı binlerce sönmüş ocak binlerce yıkılmış ev binlerce yanmış tarla o yangın yerlerinde yüzler vardı karımın, annemin, kız kardeşimin yüzleri gibi tanıdık kadın yüzleri yanmış evlerin önünde ölülerinin başında ağlayan yüzler (...) ölüm ve hüzün Bağdat bombalanıyordu Telafer’de okullar bombalanıyordu yerde yatan ölü bir bedenden akan kan elime bulaşıyordu zorbaya isyan ediyordu ruhum en güzel dizelerimi yazamıyordum kandan ağlamaktan kurumuştu gözbebeklerim kan damlıyordu mintanıma (....) karanlık ve hüzün bir şeylerin vebalini taşıyorum ölüm orada bir hikaye anlatmıyor düpedüz kanatırcasına satırlarını yazıyor yitik bir kuşaktık yirminci yüzyılın karanlığında çağların en büyük yangınları içinde yitik bir kuşaktık neden anlattım bunları sanki üzülme gözlerin buğulanmasın donuklaşmasın kadife bakışların Telafer’de ki Türkmen kadının bakışları da benzer senin bakışlarına Musul’daki Arap kadının da benzer bakışları senin bakışlarına nötron bombaları, misket bombalarına karışıyor ince iplik gibi bir yağmur ruhuma kadar her yerimi ıslatıyor Kerkük`de kan durmuyor (-) zincirler ve hüzün ne işim var bu hikayenin yalnızlığında bir ölümün sessizliği ve yalnız kalpler sokağında kuşatılmış kentle birlikte kopan zincirin halkası dosdoğru bak gözlerimin içine hayatı yargılayabildin mi hiç ömründe bir kere olsun zalimin yüzüne tükürebildin mi bilesin ki içimden geçenler yüreğimin sadece uzak bir yansımasıydı gözlerimle gördüm bir televizyon kanalında çocuğunu kurşunlardan korumak isteyen ve bir eli havada bedenini ona siper eden ve vurulan Filistinli babanın gözyaşlarını ağladım, korkumdan değil ağladım, utanç ve çaresizlikten ağladım, insanlığımdan oysa onlar orda doğup büyüdüler kendi yurtlarında yabancıydılar oysa ve ben bu hüznü yaşadım o gece içimde yangın tarlaları Coşkun Mutlu / Hüznün Şairi Ocak, 2004 |
ÇOK GÜZEL.....
KUTLARIM....SAYGILAR...