Çiçeğin Doğumu
Allah’ın hünkârları mı yoksa
İnsanın padişahları mı bunlar Diye kaç defa sormalıyım tabutumun yanında doğacak çiçeğe Ama gül, gül sağır Ama gül bacaksız bir müptela gibi nefes alırken penceremde Ben ona kaç kez soracağım ölümümden berisine Yaşamak istemeyecek Belki dilerken ölümü Toprağın göbeğinde doğan teniyle Yaşadığımı hatırlatan bir cellât olacak O, coşkun çiçek bilmeden mi doğacak mezarımda benim Artık sükût vakti gelince Ellerimden dökülen harf denen resimlere Onların doğmayacağı parmaklarla Baş başa kalınca Soğuk bir taburede O çiçek O çiçek mi yapacak ninni Yanımda doğan bebeğin haykırışını Öldüğüm asır, on asırdır haykırmadı mı
|
Soğuk bir taburede
O çiçek
O çiçek mi yapacak ninni
Yanımda doğan bebeğin haykırışını
Öldüğüm asır, on asırdır haykırmadı mı "
Artık gelen sükût vaktinde, şairin müptelası çiçek..
İşitilmesi mümkün olmayan seher yeli hafifliğinde yalan dünyanın nefesini içine çeken şairin çiçeği..
Kurşuna yatırılan kaç mazluma, şefkat okyanusu kaç ana kadar huzur ve sükûn veren oldu..
Çiçek, bütün güzellikleri sakladığı katmerlerinde, vakit sükûta erince, taziye vasıtası yapıldı ve ruha dönmüş can yerine tabutlara atıldı..
Şaire ters gelen bu sızlanma medeniyeti bize de ters gelmekte..
O çiçek bir medeniyeti temsil etse de öyle, yine ters gelmekte..
Zalimler zulümleriyle ne yazık ki böyle bir medeniyetin muasırlaşmasına hiç imkân tanımadılar..
Ama unuttukları bir şey vardı.. O da Hakk'ın hükmüne hiç bir fani hükmün denk gelemeyeceği Cennet'indeki çiçekler, ol denilen her şeye hâkimdiler..
Selâm ve dualarımla kardeşim.. Yürek heyecanların güzeldi..
Bekir Yalçınkaya