ONLARA VADEDİLEN YARIN
[ itaONLARA VADEDİLEN YARIN
Kimse başkasına vadedemez yarını Ölürken çocuklarımız sokakta Kalkıp geldikleri uzak köylerden Getirdikleri umut kırıntılarını Tüketirlerken varoşlarda Kanadı kırık serçe sesinde Kuru dalda yeşil tırtıl Kaldığımızın resmidir İstanbul Bozkır çocuğuyduk biz Hamurumuz ak balçıkla yoğrulmuş Duyduk ki kentlerin toprağı altınmış Bir altın da bize ya nasip Deyip yollara düştük Elimizdeki gümüşten olduk Çocuklara okul hayal babalara iş İş kazası olmazsa trafik kazası var Bulunmazsa oynarken kaldırımda Üstüne üstüne yıkılır Köhnemiş düzenin kara yapıları Beyoğlu’nda bir sokakta kalır Belki de Kalyoncu Kulluğu’nda Taşlar arasına sıkışıp kalır O canını enkaz altında bırakır Yoğunlaşıp kaybolur şehir sisinde Gövdesi midir mitile sarılı duran Yoksa geleceği mi yaşıtlarının? Nasıl üryan merhaba dediyse yaşama Bir nefes ağıtla Öyle gider kefensiz ve tabutsuz Al utançlarına sarılmış olarak büyüklerinin Bir sağlam oyuncakla oynamadan İzler mi kalır çocuk düşünden? Bizim çocuklarımız sokakta ölür. Kefensiz gömülür Günah işlemedi ki bağışlansın Ne cenaze arabası vardı ona verilecek Ne birkaç metre toprak gömülecek Otomobil bagajı ona yetecek Bir yandan doğarken kendileri Hayalleri gömülecek Kaç gün kaç gece üşüdüğünde. Nisan 2002 Şirintepe lik ] |