baba'ya mektup
baba,benim oğlun...
bu sana ilk mektubum dinle ’baba!’ çok yorgunum zayi oldu tüm nasihatlerin baba ben beni unuttum kızma lütfen...! kayboldum bu şehirde her sokak çıkmaz baba, yardım et! sıhhiye’de merhem arıyorum bir sabah dalmışım muhayyel bir halde bir çocuk var baba,yol kenarında ağzında sigara... çok küçük baba çok küçük sığmıyor parmaklarına nasıl bırakılır orda bir başına...? çocukluğum aklıma geldi de tozsuz dumansızdım boğuluyorum baba bu kargaşada sözlerim kül oldu affet baba! aşk değil bu lanet,başıma ağız dolusu günah kusuyorum yüzüm yok avuç açmaya sen bilirsin baba! söyle... söyle affeder mi beni...? sonsuz rahmeti olan... ’tövbe’yi öğret bana kirlendi üstüm başım yine ama içim temizdi çocukken ellerim çamur olsada... bu neyin turabı baba! yıkadıkça sarılıyor avuçlarıma baba anladım; büyüdüm ben annem yıkayınca temizlenirdi ellerim çıkmıyor...nafile bu uğraş kaldırsam göğe temizlenir mi? bu avuçlar hala dua edebilir mi? kaç kadın eli kayboldu parmaklarımda kenetlendikçe kayboldu herbiri kovuyorum gitmiyorlar! yardım et Allah aşkına! adem oldum baba Adem olamadan devirme bakışlarını utanıyorum ’susma’ baba korku dolu bakma! bir nara savur tokat misali suratıma serttir ellerin bilirim... bir kız öptü bu sabah tan yeli ağarırken alnımda meyus olmak kimin harcı? tut ellerimden kurtar baba segaha boğuldum üç vakit adem oldum baba, arama her taşın altından bakışların çıkıyor anne! sakla ardına muvakkat değil bu kirler ne yağmur, ne deniz kafi gelmez oğlunu arındırmaya... cahillerin piriyim sen bana olma baba burada her an kara güneş sırtını dönmüş yamaçlarına bulutlar hep kül rengi bir hazan hüküm sürer haziranda baba bu şehir her an kara takatim kalmadı arz-u halime sen tanırısın beni titrer sesim heyecanlanınca... lakin bu kez utançtan baba devirme bakışlarını suratıma yüzüm yok baba! bakamam gözlerine bu kez ’susma’ baba Allah aşkına sana göre ben hayırlı bir oğuldum ziya yok baba ye’iste boğuldum baba ! benim oğlun... bu sana son mektubum ’oku baba’ çok yorgunum... |