GÜL_İ BAHARIM SOLMADAN GEL
GÜL-İ BAHARIM SOLMADAN GEL
Ey! seyr-i çemenzârım Dağlar mı geçit vermez ki gelmezsin? Seni ne çok sevdiğimi mi bilmezsin? Nedametler çoğalmadan, Yaratana müşteki olmadan gel. Ferhunde Günler var ki görünmezsin gözüme. Yokluğunda ateş düşer sol döşüme. Takat kalmadı derman gelmez dizime. Fasl-ı hazanım gelmeden, Gül-i bihârım solmadan gel. Bir haber sal mah-ı tâbân ile göreyim. Hasta mısın yasta mısın bileyim. Sen gelemiyorsan ben uçup geleyim. Nihal-i erguvanlarım kurumadan Şems-i ziyalarım batmadan gel. Bahar gelir koyun kuzu meleşir. Benim cism-i canım kimin ile dertleşir? Gönül âlüfte kendi kendine söyleşir. Akıl bende firaridir bilesin. Ferhundeler takvimden düşmeden gel. Bir tas su dilemem sinemdeki közüme. İstemem tebâbetler görünmesin gözüme. Eğil zülf-i pürhâmın düşsün yüzüme. Derdimin dermanı sensiz bilirsin, Yaram kangrene dönmeden gel. Aramızdan rabıtayı kesme, kaldırma selamı. Esirgeme ben den iki tatlı kelamı. Bir seher vakti sen de duyarsın selâmı. Dostların omuzlarına binmeden, Salım musallaya konmadan gel... Nedamet (dert ), Müşteki (şikayet, davacı ) Seyr-i çemenzâr ( kırlarda dolaşan ) Fasl-ı hazan ( güz mevsimi) Gül-i bihâr ( dikensiz gül) Mah-ı tâbân ( parlak ay) Nihal-i ergavan ( erguvan fidanı ) Şems-i ziya (güneş ışığı ) Tebabet (doktor ) Cism-i can ( canın varlığı ) Âlüfte ( sevda şaşkını ) Zülf-i pürhâm (kıvrım kıvrım şaç,bukle ) Ferhunde ( mevsim ) |
saygılar sunuyorum.