ÖYKÜNeyi tutsam yanıyor, çöl yorgunu bir demde, Bulmakla yetinmiyor, gönlüm yine sitemde... Ne anlaşılmaz şeydi, "gözü çıksın gönlümün!" Ardından koşa koşa, canı çıktı ömrümün. Tutmuyor dilek taşım, sürsem hangi kayaya, Bir ömür koştum işte, sonunda kaldım yaya. Askıda sanki her şey, zaman durgun göl şimdi, Ne günler yaşamıştım, sanki dünya benimdi! Sessizce yürüyorum, bir yol ki kıldan ince, Eriyip, bitiyorum, yokuşlara gelince! Ne ben yolu seçerim,ne yolcu seçer beni, Yollarla örtüşüyor, ikimizin kaderi. Bir gün sert esip rüzgar, kapatacak yolları, Boşta kalacak ansız, ikimizin kolları. Söyler mi tarlacılar, güzel yol türküleri, Yürekler kaldırır mı, bitecek öyküleri ? Bir ömür yaşadığım, içli bir öykü müydü, Kulağımı çınlatan! Yanık bir türkü müydü? Burda huzur kalmadı, götür antik çağlara, Savur şimdi sevdamı, istediğin dağlara... Bakarsın ki, düşerim, bir gözüne çimenin, Ben olur muyum rengi, gördüğün çiçeklerin? Dert mi sular kesilmiş, dal dal açılınca ben, N’olur gönlüm gamlanma, sularım gözlerimden... Hayrettin YAZICI |
selamlarımla