Heyhat...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir gün bir adam, bir gece bir yıldız kaydığını fark eder. Hani çocukken derler ya "herkesin bir yıldızı vardır, ömür biter ve o yıldız düşer"
Adam düşünür.... Aslında kayan yıldız değil, içinde, milyonlarca güneşi, ayı ve yıldızı ve sergüzeşti hayatı ile "bir kainat" gizli olan "insan" dır. Her yıldız kayması şaire, bir "heyhat" feryadını hatırlatır... Ve bir de “denizyıldızı” nın, kopan her parçasıyla “yeni bir yıldız” olmasını !
Heyhat …
Ilık bir mayıs sabahıydı, gözlerim, Ummanlar kadar derin bakan Ve her bakışta suları dahi yakan Bir çift göze takıldı… Sonra bir daha ve derken bir daha… O meçhul aleme açarken yelken, Sarıverdi çepeçevre benliğimizi Bir tutkunun anaforu Sisli yamaçlarda bizi. Kafamda yıllar yılı süren sorgular Ben kimim? Bu tutku neyin nesi ? “sevgi” ise bu eğer, Hep neden böyledir ? “aşk” sa bu şayet, Esaret mi, gayesi ? Biz ki Bir muamma patikada sekerek Bir meçhule yürüdük, Ve sürüklendik, bu güne dek. Yıllar sonra bir mayıs zamanı, Bir sis bulutunda Ararken “mihriban” ı, O yalın gerçek Çıkıverdi ansızın karşıma. Dedi ki: “sen hep bunu istemiştin ama!” Sana ne oluyor ki, Öyle dalıp gidiyorsun. Gecenin sessizliğinde, Kaybolup yitiyorsun ! Dün, o ufku sen gösterdin, O aydınlık, masum kalbe, Ki layık değil miydi, Böyle bir muhabbete. Dedi, yorgun adam, Şöyle bakıp haline; Dön sen yine, “sükuta” ve sakin ahvaline. Ve bu hazin rüyadan, Bir “ermiş” in feryadıyla uyandım: Diyordu ki, “Eyvah aldandık, heyhat kaybolup gitti yıllar” “Yapılacak işler çok, lakin menzile çok az var” Evet yolcu, Her “geliş” yeni bir rüya Ve her “gidiş” yeni bir hüsran olmadan Gitmelisin artık sen, Yılların emeğiyle yapılan O sırça sarayı kırmadan. Hoşça kal papatya Hoşça kal gamzeli yüz Hoşça kal deniz yıldızı... Hoşça kal yorgun maral Ve Akdenzin en masum kızı. Hoşça kal... 5 haziran 2009 |