Bu Bahar
sokağa çıktım bugün
göğe baktım çocuklar bana baktı gülüştük ellerin ellerimde koktu nefesinin nefesime değişini gördü hercai iflah olmaz bu sevda güneş mahcup ne sen toprak ne ben su nasıl ki her cemre kendi vaktinde düşerse sen kendi vaktinde toprağa ben suya hercai ara sata dev bir dairenin balkonu olsam kar etmez toprağa değmedikçe çıplak tenim hayata çelme takman boşuna elini gözüne siper edip bakmanın güneşe etkisi yok gözünü ışıktan sakınmaktan başka oysa mart mayıs ayındayız aşık olacaktık yürüyecektik çocuklar la grev çadırlarına müstehcenliğinde hayatın kızaracaktı yanaklarım yar dudağında ki şarabı yudumlarken yine de sunacaktım baharlığımı yüz görümlülüğü isteyecektim gök kuşağını ama olmaz yar olmaz kıvırmayacaktın hayatın karşısında en azından bir çocuk kadar dik duracaktın alacaklarına da almayacaklarına da ayrık otu gibi en karanlık yerde toprağın altında bile beyaz olacaktın yolundukça yeniden yeniden dikilecektin karşısına ki boşuna olmasın ödediğimiz bedeller küçük hesaplar yapmadan hayatın karşısında dimdik öpecektin al yüreğinden yarin yok öyle gemimi kurtardım kaptanım havası fabrikanın içine girmeden alın teri dökmeden iki büklüm çalışmadan cevahir usta gibi aybaşını getirme cehennemi yaşamadan grev örgütleyemezsin bahar geldi yar sana bir şemsiye gerek tutacaksın nisan yağmurlarına ben bütün yağmurları içeceğim işleyecek iliklerime dek sonra kokacam toprak toprak belki deniz göz kırpacak ordan martılar uyudukları yeri gösterecekler kira derdi kalkacak aybaşlarından kırlangıçlarla göç edeceğim ama hayat! .... sıcak simit kokusu ince belli bardak da ki çayın cazibesi çekecek yine grev çadırlarına bir mayısta taksimin gaz kokusu yakacak genzimi hasretin kadar halayları kucaklayacağım sıcaklığınla sen ol yada olma bu senede düşmeyeceğim ne hercai nin kaçaklığına ne de dört duvar arasına göğe açılacak bütün kapılar mart 2009 gebze Suray Ekinci |