Ey! Koca Derviş...
Ey! Koca Derviş...
Başladığı yolu bitirmek Her kula nasip olmasa gerek Senin yürüdüğün yolda Ben ölürüm, gülerek... Meğer... Ne kadar da severmişim seni Hiç hasbihal etmesekte Hiç ellerini tutmasam da Sanki ezelden tanışırız Biz dilden değil Gönülden konuşuruz Ey! Koca Derviş... Tutunduğum çınarın dalı kırıldı Düşüyorum... Senin yandığın sevdanın ateşinde Ben üşüyorum... Sessiz bir gemi limana yanaşır Dolaşır kaptanı sahilde Bir kaç yolcu ile muhabbet eder anlaşır Güneş batmadan demir alır da uzaklara Kaf dağının ardına ulaşır Sahildeki kumlar ağlar Deniz susmaz, başını kayalıklar vurur Bir sancı var, işte tam şuramda durur Adını söyleyen diller titrer Hani der ya Hz. Ali keremallahu vech; ’ Öyle bir hayat yaşaki Ölümüne düşmanların dahi ağlasın’ Bırak... bırakta bugün Karlı dağlar başına Kara bulutları bağlasın Ey! Koca Derviş... Tutunduğum çınarın dalı kırıldı Düşüyorum... Senin yandığın sevdanın ateşinde Ben üşüyorum... Paylaşmadığın bir şeyin var mıydı Ki... Fikrine bile bakılmadan uzatılan Yarım elma Cinnetin tam ortasında Hücrelerin soğuk, kuytu köşesinde Yarabbi! ... Bu nasıl gönül alma Yok...yok... Seni demir parmaklıklar Taş duvarlar anlatsın Ben susayım Hayır...hayır... Susmaktan vazgeçtim, kan kusayım Bir günde feryat et Bir günde sitem et Allahım bu nasıl sabır Hayret...hayret... Diktiğin güllerin dikenleri batmaz elime Sadece kanatır Kimbilir...kimbilir... Şimdi kimler sorar sana hal, hatır Ey! Koca Derviş... Tutunduğum çınarın dalı kırıldı Düşüyorum... Senin yandığın sevdanın ateşinde Ben üşüyorum... Peygamber ahlakına bürünen adam Ön yargıların yıkıcısı Mazlum bir davanın Hıçkıran sevdanın bakıcısı Belkide... Halime anne kucaklar seni Ne bileyim işte, öyle geldi içimden Ben kim miyim... Ben, benden uzak, hiçim ben Güneş eğilirde gölgen eğilmez Secdeye değen başın şimdi kimin dizinde Bir çift çökmüş diz gördüm Peygamberin izinde Kar altındaki kardelen Açmak için çırpınır Çizilmiş ki hudutlar, geçilmez bu sınır Üzerindeki karlar üşürde sana sarılır Aşk ile yanan ruhun sonsuzluğa varır Ey! Koca Derviş... Tutunduğum çınarın dalı kırıldı Düşüyorum... Senin yandığın sevdanın ateşinde Ben üşüyorum... Sonsuzluğun sahibine yolcu olan yolcular Şehitlik mertebesine binipte gidenler Bahara açacak peygamber çiçekleri Çeşme başında uzanırken Binbir çeşit yemiş ile Kevser olacak içicekleri Dilerim Mevladan, Cennet ile Cemali Olur inşallah hediye Ölmeyi nasip eylesin bize de Hu! Hu! diye diye Geride kalanlar ne kadar yansa da Sebebi binbir sebepten sansa da Taktirin ötesinde yoktur bir sebep Bir sende bir de dervişlerde olur Böyle bir edep Menzilin belli, varış son nokta O hem Vardadır, hem de Yokta Bu sevda yarım kalmaz Mahşere kadar yürür Sen hiç tasalanma Diktiğin güller hasretinle büyür Ey! Koca Derviş... Tutunduğum çınarın dalı kırıldı Düşüyorum... Senin yandığın sevdanın ateşinde Ben üşüyorum... Reyhan Tataroğlu |
Tutunduğum çınarın dalı kırıldı
Düşüyorum...
Senin yandığın sevdanın ateşinde
Ben üşüyorum...
ne olurdu insanlar ölmeden bilinseydi kıymeti, ne olurdu kalpten kalbe giden yolda birkez olsun yürünseydi...
hepimiz üşüdük yüreklerimiz hala buz...kutluyorum sizi ve bu muhteşem şiiri...selam ve saygılar...