Haziranda Her Şey Zor
Ensemde bir tokat kaybolamamak
Zehirli Galata posterinden fırlayan kız ve ben yürümekteyiz Sızlayan bir sarıdır İstanbul akşamları türküsü dilimizdeyken Gülümseyen bir tıkanık şişko el ediyor Şaşı bakıp şaşırmamışlar kahvesinden iki çay söyleniyor Koca çınarın bir kolu eksik Rüzgâr usul rüzgâr mavi Bir kraliçe öpmediğinden hastalananlar sokağındayız Cazibe uğrağı sohbetlerin ardından izin istiyoruz Zira demek için sebep arayan Almancılar gibi Zira diyoruz olmadık yerde Maarif takvimi bilgini bir amca fırtına çıkabilir diyor sessiz Eli o hemşire gibi susturma meraklısı Yokuş mu dik ben mi üretimsizim Yeşilmiş banklar oldukça yeşil Soru sormaya korkan hademeler teşkilatından emekli biri Şarkı izni alıp şakıyor hem de avaz avaza Şehrin göbeği neresi diye soruyor bir kızıl Kaybettiği neyse üzmüş onu çok belli Dedim ya daha önce kaybolamamak üzer beni Yitirmek değil Okyanus ferahlığı iddiasındakiler çıkagelir aniden Ahenkle dans edenlerle randevulaşmışlar meğerse Ay yanığı köyünden kırmızı soğan gelecekti Karanfil kokuluymuş derler o soğanlar için Kırmızı olsun istedik bugün Al rengi gök olsun sevgililer Bahçe duvarlarımızda mor güller oyun oynarlar Oklarıyla sokaktan geçenleri vururlar Âşık olsunlar diye Kendinden geçmişler karnavalında Ölümden güzel ‘şey’ i arayanların ortasında kaldık birden Bir kapı açıldı Açılmakla bitmedi Büyüktü kapı ama beyazdı Kapı bir evliyaya eşikti Evliya bir şarkıdan başkası değildi Beşiğimiz soğuk su Koca bir sandaldı karşıdan gelen İki fincan gözyaşı lazımmış bizde kalmamış dedi afacan komşu çocuğu Aslında o evde ne çok eksik var diye düşünmek istedim Ki gözyaşı yoksa ne vardır ki sahi Tanrı ödüllendirir bazen kimilerini Mesela yanlarına hiç uğramayarak Ya da hep yanlarındaymış hissiyle Koparılmış saç telleri yavaşlatır geceyi Anlatılmaz uygunsuzluk şirin gelir kafalar Leyla İçtenlik sınandı durduk yerde Çiçek adları yarışması düzenlendi Renkler yarıştı göze girmek için Lila öne çıktı bir ara Yine de bakir bir erenin oyuyla değişti her şey Birinci seçememek güldürdü bizi İyi oldu sanırım Kimse küsmedi Dedim ya kocaman olmak yetmiyor her zaman Kahve fincanlarında eğlenceli ışıklar çarptı gözümüze Masal anlattık birbirimize Yağmurdan ıslanmış bir yazar sordu Sizin elleriniz neden pembe ki Göz göze geldik kıkırdarken Bilmiyorduk Bilmek istemiyorduk Biz de ona sus dedik Söyleme kimselere Sana ne hem Pembeyse pembe… 03.06.09 Nadir |
bir baş.. bir baş daha çıkar her derd-i daimde benden.
şükür kederlerime.