BİR; Tek Türkiye Dedik, İki; Recep İvedik/Şiirli Analiz
Şiirli Analiz
Sincan; Bir Türkiye Yansımasıdır Bana denilse ki; ‘Bu şiirin mealini ver!’ Veririm.. Kim, ne için, ne zaman ve hangi merak ile isterse istesin, bu şiirde mübalağa yok, müsamaha da, riyada.. Sincan’ı; 50 yıl ikamet etmek tarife ve telaffuza yeter mi? Kısa yıllar içinde, burada hâkim olduğumuz hadiseleri, yahut da güzellikleri hep bir şair, gazeteci ve TV’ci hassasiyetiyle ve sayısız ajandalar doldurmak suretiyle hem vesika faslımıza, hem de hafıza kaydımıza aldık. Yine de aşağıya aldığım şiirim itibariyle; “İşte netice şu!” diyemem. 20’nin üzerindeki şiirimle dahi, SİNCAN TAHLİLLERİ’mi tamamlamam mümkün olmadı.. Demem o ki; Sincan dışta bir Kudüs Gecesi Vakıası ile kendinde olmayan argümanlarıyla bir Ş.. harfinin uzattığı koskoca makus bir ölçüde aykırı tanıtılsa da, içte medeni, intizamlı ve hukuka saygılı hâliyle huzurun ve saadetin bir mutena merkezi.. Netice; siz bizim ‘Uzun Uzun Söyleme’mize, bir şiire sığan az buçuk bir âlem gözüyle baktığınızda dahi, bu şehir için kanaatte müsbet fikirlere sahib olacaksınız.. Dostlar! Bizi, çeyrek asırdır dinledikleri veçhile tanıyanların tercümanı sıfatımla ve üstteki izahatları kayda ihtiyacım içinde sizleri şiirimin muhakemesiyle baş başa bırakıyorum.. BİR; Tek Türkiye Dedik İKİ; RECEP İVEDİK Sincan; bir çay ortası, turşuluk bahçe yanı Bir zaman ki, Eşeği yine semerde yoktu Kim kimdi, kimin neydi, hikmeti, adı sanı Bir bakalım tarihe, ne, nasıl nerde yoktu Niyazi’nin Başkan’sız yaşadığı çağdaydım Lokman Hekim’e karşı köhne evli bağdaydım Yeni Ufuk’ta fikir birliğiyle sağdaydım Balaban Cemal’imiz, çirkin bir yerde yoktu Biz; kırk kişiydik, kırkın kırkını da bilirdik Rüstem ile Hasan’ın farkını da bilirdik Hikmet’li zamanların çarkını da bilirdik Bizans oyunlarını gizleyen perde yoktu Ömer’lerin kılıçtan keskin kalemi vardı Hayrettin’li izbeden haspalar nem kapardı Bir Ahmet kaç Hasan’a şantajlı kur yapardı Öyle pozu vardı ki Baron’da Sör’de yoktu Bir şey daha vardı ki dilimde kalsın ramak; Adettendi partiyle Ceylan’ları avlamak Tıngır çanak satardı Okuyan denen yamak Alanlarda âmalık, anadan körde yoktu Ne değişti be gülüm! çanak yoksa kömür var Toparlanın neferler Gece Gündüz emir var Kılıç kaldır Kemal Bey! başörtüye kemir var Sendeki hâl Kırat’ı öldüren pirde yoktu Arasan ki ne Gezer, Fahri huylu Eke yok Belören’den gür sesi duyulası Teke yok Biryantinli Yücel’e mahsus beylik caka yok Yüce’lik Müftü’deydi, fitne minberde yoktu Sincan çok adam gördü; adamlığı büstünde Gel! de, gelir Kaymakam, pijaması üstünde Ya Erkmen’in sakalı? Kime şekil süsünde? Taa.. 94’e kadar, o da Sefer’de yoktu De babam, ‘hizmet yolu’ dediğin pozluk cila Siyaset ne; saltanat ve de püsküllü belâ Meselâ Naci, Cahit.. Demir Ünsal meselâ Muhittin Ölmez gibi, ikinci turda yoktu Kimler gelirse gelsin AK’a dizi dizi de Yine aynı siyaset, yüzü de bir özü de Açıkçası şimdi ben, diyemem şu sözü de; “Eskiden başlar gökte, ayak çukurda yoktu!” Bugün ne gördüysek, dün aynıyı görmekteydik Hâlimizi Ali’ye Veli’ye sormaktaydık Ön sırayı dayıya yeğene vermekteydik Yusuf”taki siyaset Bizim Çakır’da yoktu Ahlâkta değişen ne, düne bak bugüne bak Çetintaş’lar altında yerde sürünmekte hak Ertan Bey’i beklermiş gazel dökecek yaprak Tapu; bir haram kapı, o da fakirde yoktu Çalan var Çaldıran yok, ondan mı kayıp Yavuz Artık ANAP’laşana Eriş’miyor kılavuz İcranın elindeydi Tapu’ya geçti havuz Yedd-i Emin’de bile bu kadar hurda yoktu Fukaranın rağbeti beyaz taşlı pirince Düzen bozuldu Sıtkı’m Beytülmal’e girince Ünsal’mıştı o boy pos, Oyanık çizdirince -Afedin- böyle direk kalede surda yoktu Kim büyüttü bunları, ya bir suntacı baba Ya siyasi icazet, ya Batı’ca merhaba Şeytan’dan şerli insan.. yetim hakkı hesaba El uzatmak İslâm’da, Hakk-ı Huzur’da yoktu Hep Osmanlı deriz ya, peki bu nesil kimin? Hangi yurdun, toprağın, su, hava ve iklimin Manâca anladığım, ne böyle yol veren din, Ne O kan; Elmalılı Hamdi Yazır’da yoktu Tek Türkiye’li sahne, bu yokluğun eseri İlmin şahikaları sağlı sollu serseri Düşmeden önümüze Sarı saçlı bir peri Kumkumacı deyyuslar Hâli Hazır’da yoktu.. Bir yerden bomba çıksa, bir yerden silâh çıktı Bir külah yere düşse, bir başka külâh çıktı Sizi bilemem ama, bana da bir nah! çıktı Baktım, bu nahın boyu altmış munzırda yoktu |