İSTANBUL RUBAİLERİ
1
Sana deli divane, bu gönül sana Zalimi dönüştürür, sevgin insana Yandım hasretinle ey güzel şehir Dikene büründüm, gülüm olsana 2 En güzel ahular, sensiz ahu zar En güzel gül bile, sensiz güli zar Tanrı kıskanmasın, sana sevgimi Yârim imrenip de, etmesin nazar 3 Bir anlık ayrılığın bir asır gibi Sensiz dar zindandayım bir esir gibi Uzaklarına düşmek kader olsa da Senden ayrı kalmak bir kusur gibi 4 Ne güzel bilir misin sana inanmak Senin kokunu duyup sana uyanmak Hayat öyle zalim ki sende olmasan Mümkün değil bu zulme bir an dayanmak 5 Kadınlar geldi geçti bir sen geçmedin Bakiydi vuslatımız vade biçmedin Beyaz güvercin olup bir bir uçtular Mavi güvercinimdin bir sen uçmadın 6 Alıver gönlümü rüzgarlarına Kelepçele ruhumu ihbarlarına Yedikule Zindanında kölen olayım Yorgunum gitmekten firarlarına 7 Yokluğun cehennem varlığın cennet Şimdi Bebek’teyiz yar ve ben farzet Nasıl mutlu olurum, nasıl bahtiyar İşte o zaman derim bitti bu gurbet 8 Nazım’ın yâri varmış adı Piraye Yakmış Nazım’ı gurbette aşk pare pare Gözlerindeki maviler solmasın diye Piraye kız İstanbul’u yollamış yare 9 Şairi Azam dediğimiz o Necip Fazıl Koparılmış İstanbul’dan oda bir fasıl Renklerin solduğu siyah sürgünde İstanbul’u yaşamış kim bilir nasıl 10 Yaşamak İstanbul’u anıda düşte Mahsun tebessümde, meftun gülüşte İstanbul’u anlatırdı şiirlerinde Derler mi ardımızdan o son gidişte 11 Yorulmam yorulamam İstanbul’u yazmaktan İsmini yüreğime lalelerle çizmekten Hatırası eskidir ruhumda şarap gibi Tanrı günah mı yazar onu içip sızmaktan 12 Çeksem İstanbul dolu, maziden hangi ağı Canlanır gözlerimden bir tramvay durağı Gözlerime çiy düşmüş saçlarıma kırağı Şimdi tatlı bir hayal o gençlik çağı 13 Kubbede hoş sedadır seni anan dillere Esirgeyen Hüda’dır sende doğan kullara Bil ki bu can fedadır sana giden yollara Bil ki bu an vedadır İstanbullu güllere 14 Ne zaman dönüp baksam gümüşi kubbelere Minareler yükselir içimdeki göklere Ne zaman hasretinden sığınsam tövbelere Tanrı sabır yüklüyor içimdeki yoklara 15 Sultanların şehrisin ey şehirler sultanı Umuda hemşerisin umutsuzun kalkanı Bedeli olacaksa sensiz geçen bir anı And olsun ki giyinmem saf ipekten kaftanı 16 Gençliğimden hatıra siyah bir saç tutamı Kalbimde yaşatmakta sevda matemi Yinede bu şehre ruhum etmez sitemi İstanbul varlığımın huzur totemi 17 Ben etsem de sana, etme bana ah Ben işledim sende işleme günah Dönülmez yolların yolcusuyum ben Biliyorum ki sensiz olunmaz iflah 18 Gönülden gönüle hep dilden dile O koca payi taht sığar mı ile Peygamberden muştulu ey kutlu şehir Sensiz yaşamak mı artık nafile 19 Unutur derdimle kendi derdini Yaşatır yan yana Haktan her dini Biat eden nice garip gönülün Seyrü sefada geçer artık her günü 20 Gecenin koynundayım gece senin koynunda Aslında hiçbir şey gitmiyor sensiz yolunda Uzaklarda çok uzaklarda bir ay ışığında Yakamozlarının gölgesini hissederim uykumda 21 Gece sensiz derindir umutsuz ve uykusuz Olmadı sensiz günüm masalsız ve öyküsüz Gününde gecenin de sahibi sensiz şehir Zamanın efendisi sen yoksan zaman öksüz 22 Sensiz hiçbir dileğim olmuyor gerçek Soldu hepsi sensin kalan tek çiçek Yıktın bitirdin de doymadın zalim felek El çek artık yakamdan tükendim el çek 23 Sevda yeli eser deli hala başımda Yaş kırk beş oldu gönül yirmi yaşında Fatih-Harbiye tramvayı Eminönü’nden Alıp geçer beni yar ile düşümde 24 Senle doğdum büyüdüm senle yaşlandım Cibali Karakolu’nda sana fişlendim İstanbul’un delisi diye Bakırköy’ünde Defteri kebire hemen işlendim 25 Tütün bastım acılara sur dipleriyle Kalem kırdım anılara edipleriyle Rakıyı yudum değil meyhanelerde Hasrete katık ettim fondipleriyle 26 Sarınca tepeleri renk renk laleler İner kıyılarına mavi hareler Haydarpaşa Garında bahar akşamı Son veda’mı haykırır tüm minareler |
Her görenin hayran olduğu benim se her defasında yeniden bayıldığım şehir...
Harikasınız şair, siz de İstanbul da...