T E F E R R U A T
T E F E R R U A T
Nasıl tarif edeyim bilmem ki nasıl seni ? Bazen Anadolu’sun bazen de Urumeli Kimi bahçelerde gül kimin de hanımeli Nasıl tarif edeyim bilmem ki nasıl seni ? Tanrı yaratmasaydı Adem’in eğe’sinden Zümrüd-ü anka olur doğardın küllerinden Hele bir de gönüle düşmeye gör bir kez sen Var mı senden başka çöl gezdirip, dağ deldirten ? Aşk denilen illetin sensin bir anayurdu Her sağlıklı erkeğin beyninde “ Elma kurdu “ Defalarca kuşanıp ele geçmeyen şehir Yatağına sığmayan çılgınca akan nehir Varlığının yanında “ Kaşıkçı elmas’ı “ ne ? Yüz doksan bir karatlık “ Kuh-î nur “ sönük kalır İlk sen vardın ezelde yine sensin en önde “ Yedi harika “ bile ardınca sıralanır. Allayıp pullayarak uzun lâf ’a ne hacet ? Lûgat yetersiz kalır; anlaşılmaz mübarek ! Ne binlerce neşriyat ne yegane mevzuat Konu kadınsa şayet her söz, boş… teferruat. Recep Ümit NİŞANCI 02-05 ŞUBAT 2008 |