GÜNEŞE DOĞRUGÜNEŞE DOĞRU Görünmez olsaydım, Gelseydim pencerene Sardunyaların arasından seni görseydim. Kederliysen, düşünceliysen Süzülüp yanına, Okşasaydım başını… Yaslayıp göğsüme, Öpseydim usulca… Şarkılar söyleseydim kulağına yavaşça… Sana sunsaydım sevgimi Çekseydin ciğerlerine, Bir çam havası gibi katıksız… Huzur dolsaydın. Yarım şiirlerini okusaydım gizlice. Duygularının içine girseydim. Acabaları silip, güveni ekseydim… Yüzündeki hüzün çizgilerini silip, Sevgileri bin misli yeşertebilseydim. Dudaklarında mırıldandığın şarkıların güftesi olup, Sevgimi söyleseydim. Engin denizlerinde, Huzur gemileri yüzdürebilseydim. Ümit çiçeklerinde koku, Baktığın aynalardan Aşk olup aksetseydim yüreğine. Bakınca, gözlerinde beni görseydin. Dualarında açılan ellerine Gözyaşlarımı yağmur etseydim. Yanan avuçlarına serin damlalar… Ya da üşüyen ellerine damlayan hasret… Tüm kapıları açan bir anahtar gibi Açabilseydim tüm çıkmazlarını… Yemyeşil, alabildiğince uzun, çiçekli yollarda Seninle yürümek, koşmak… Sonunda; yüreğimizde bir umut olup yanan o ışığa doğru… Belki bir serap, Belki bir hayâl… Ama, seninle başlamak ne güzel olurdu o yolculuğa… El ele atlardık her engeli, Sen bana, ben sana tutunarak… Yüreğimizde sevgi, Rûhumuzda o güç oldukça korkmadan. Zamanı geri döndüren bir yola girseydik. Taaa başa… Yollarımızı bize ulaştıran, Her şeye, ama her şeye yeni baştan… Kedersiz, Üzülmeden, üzmeden… Dünyam; sadece sen… Dünyan; sadece ben… Görür gibiyim bizi, El ele… Güneşe doğru ilerlerken… SEN ve BEN… Hâlenur Kor 26 Nisan 2009 |