Adliye duvarı yüzü olan kadını sevmiştim
Adliye duvarı yüzü
İlk gördüğümde çok seviniştim İşte hayatımın kadını Birde sövmüştüm ki, yan bakana Asardım keserdim Saplık olamadın dediği an Gururum tüm şeffaflığında parçalandı Göğsümün saf duruşunda. İlk pençe ıskaladı. Gençlimi siper ettim Kırk yıl sonrası olgunluğunda Sabret gönül, Derviş olmak yakışır sana Sabretmekte çare değilmiş ki Döküldü pulları, her gün, gün batımı Adliye duvarı yüzü En sevdiğim kadın. Bolluk mevsimi yaşadık ilkyazlarda Kurak geçti diğer yazlar Mazgalda kül bırakmadık kazı kazandan başka Hep sevdik inadına Neyi sevdik hala anlamış değilim Kırk yılın sonunda. İhtilaller vardı Kavgalar vardı Biz kavgaları sevdik İhtilalleri sevdik Yükseklik tortusu sarmadı bedenimizi Ondan oturamadık koltuğumuza Paylaşmaktı Kuru ekmeğin sırı çözüldü parmak uçlarında İşte o zaman anladık Adliyede tek sanık biz değildik. Odamızın ortasında kırk ilmik Sen ben Hala sen ben İnat mı inat Keçi köprüsünde. Tek boynuzda devrildi bir gün Benim boynuzumla değil Hevesle aldığımız tekenin boynuzu yıktı kadınımı O gündür bu gündür bir meleke Borçlu olduğumuzu iyi biliyordu teke Hiç benden korkmamıştı Tekeden korktuğu kadar Kırk yıl sonra teke gördü evimiz Kırk yıl sonra kadın gördü evimiz Adliye duvarı yıkıldı Gerisi aşk bahçemiz Bundan sonra ben seni sevmiyorum kadın Ben adliye duvarında yüzümü kanatmayı sevmiştim Ben kavgayı sevmiştim Ben ihtilalleri sevmiştim Sen benden hiç korkmazken Şimdi esir düşüp evcilleşmiş ayıcıktan ne farkın var Sen beni unut ben seni Artık hayatımda Kavgacı ihtilalci bir kadın var Ben onu sevmiştim Kırk yıl öncesini Terk etmek benim lüğatımda yok demiştim Terk etmiyorum ama Ben o kadını sevmiştim Ondan ısrarım... hakem bey... |