Kaçak işçi
aşkın -e halinde gibi
toprağa düşünce filizlenen gül fidanı ve uyandığın kabuslardan arta kalan alnından damlamaya hazır ter damlaları ne tamamlanabiliyor sonuna nokta konulunca bu satırlar ne de üç noktayla geniş zamanlara sarkıtılıyor, mutluluk zamanları... hep bir yetersizlik hep bir güven kaygısı duymak istediğmiz en büyük yalanı sevdiklerimizden bekleriz belkide uğradığımız ihanetlerin büyüklüğü kadar kendimizi büyük görme çabamız... ne sırtından bıçaklanabilecek kadar sezar olabildik, ne de elinde bıçağı elinde tutabilecek kadar brütüs. ne bir arenanın kumları arasına saklandı kalbimiz ne de bir paslı bir zincirle tutturuldu bileklerimize hala bir alışma çabası kendi söyledigimiz yalanların peşinden giderken hep sonunu merak ettik bu filmin sanki biz yazmamışız gibi hikayesini... şimdi ne ekleyebiliyorum üstüne yaşadıklarımın ne de çıkarabiliyorum aklımdan. saatleri belirlenmiş bir sevdanın gelip giderken kart basan işcileri gibiydik ay sonunda geç geldiği dakikaları sevdasından düşülen... mazeretsiz üç gün geç kaldı diye planlanmış bir sevdanın sofrasından kovulan ve hala hiç bir yasa tarafından güvence altına alınmayan kaçak çalışan işçileriydik asgari sevgi karşılığında ilk gördügü kız çocuğuna tutulan... |