Dur diyemedim
Kulak verin dostlar tutun sözümü
Kuruyan tenime bor diyemedim. Sakladım sararıp solan yüzümü, Sizlerden arındım zor diyemedim. Tenim benek benek, yüzüm çiçekli Şöhretim yayılmış elim kötekli Kanayan yüreğim hepten etekli Ne iştir talihe sor diyemedim. Ciğerim yaralı, gözlerim şaşı Aranıyor elem, pişmanlık başı Kimler kurutacak gözdeki yaşı İnce hastalığa hor diyemedim. Halimi görseniz harap perişan Derdimi dinleyen dosta erişen Dişimin arasında dudak ilişen Sıtma nöbetime kor diyemedim. Hasta koğuşunda yüce bir canım Sabahtan akşama ağrır her yanım Damarımda yoktur bir damla kanım Çektiğim çileye sur diyemedim. Yaşamı severim bundan eminim Aldırmam sancıya vardı yeminim Görünen emrihak, sırası benim Ölüm meleğine dur diyemedim. Zekeriya DUMAN Sırtımda evren var; takatsiz kaldım Her yolda dikenler,gülsüz daldım Dert kervanında,daimi kuldum itirazsız gittim, hor diyemedim..........YAKAMOZ yanarım aşkınla her dem kavrulurum çiğer pare pare ben savrulurum ölüm vuslat bize o an durulurum. gönül meleğine dur diyememki........... ümmü aşçı hayatlar her zaman ölüm vurgunu öleceksin yapacaklar sorgunu gördüm, saatler hep zaman yorgunu ben de saatleri kur diyemedim...............yunusi Ne eleme, ne ölüme ne talihe ne çileye dur diyemedik.. Bir ömür biçildi bize nasıl yaşarız bilemedik.. Harcadık hunharca zamanı, aklı ve bedeni kuş olup uçtular bir el bile sallayamadık.. geride kalan sadece beden ölüyor ruh, bizler yaşar iken.............. TeReLeLLi... Bir doğduk anadan bir baktık elli Bir sonraki menzil altmıştır belli Sevda bahçesinde bülbüllü güllü Bir düş gördüm hayra yor diyemedim Uçup gitti gençlik dur diyemedim.....Rifati... Mezarımdan kalkıp Rabbe yürürken Mahşer yerine varıp, hesap verirken Cehennem narından tenim erirken Kem dünyayı hayra yor diyemedim......Onur BİLGE Sanki dün doğdum yaş oldu elli Çocukluğum gençliğim nerede hani Ruh bezmiş dünyadan gönülse deli Gençliğim gittide dur diyemedim.....emine erdem Dost kalemler YAKAMOZ ve ümmü aşcı’ ve TeReLeLLi , Yunusi Rifati, Onur BİLGE ve Emine ERDEM’ e şiirimin yanına koydukları dörtülkelere teşekkür ederim. "Ölüm" Sayın CÜCELOĞLU bir konferens veriyor ve o konferansa çok büyük bir kalabalık katılıyor. İnsan yaşamı ve gerçekler ile ilgili bir konferans. CÜCELOĞLU Konferansın sonuna yaklaşırken solonda bulunan kalabalığa dönüp bir soru soroyor. "Kaçınız kanser hastası". bir kaç kişi el kaldırıyor. "Kaçınızın midesinde sorun var" yine bir kaç kişi el kaldırıyor " Ard arda bir kaç soru daha soruyor ve yine kalkan eller çok sayılı . Bu defa "kaçınız ölümcül bir hastalığı var" herkes şaşkın ama hiç kimsenin eli ayağa kalkmıyor. " hiç birnizin ölümcül bir hastalığı yok mu şimdi? " Yok diyor kimse. CÜCELOĞLU "bence hepimizin ölümcül ve çaresi olmayan bir hastalığı var. o da ne biliyor musunuz? ölüm. İnsanlar doğar, büyür gelişir ve ölür. Ve ölüm başımıza geldiğinde hiç bir kuvvet buna engel olamaz" der. Salondaki insanların hepsi birden " evet" der.......Onurumsun.. Dost yürek Onurumsun’ a teşekkürler........ |
güzeldi