TUT ELLERİMİ
Gurbet perdeledi sılayı bana
Tipi, boran, tozda tut ellerimi Hasret azabıyla od düştü cana Beden yandı közde tut ellerimi Kara sayfalara düştü emelim İki büklüm oldu doğrulmaz belim Ayak prangalı, zincirli elim Kelepçemi çöz de tut ellerimi Ayrılık tenime yapıştı gitmez Asırlar geçse de bu sevdam bitmez Neden hüsran beni asla terk etmez Kaderimi boz da tut ellerimi Yürekten akan kan gül oluverdi Yaşlarım aşkınla sel oluverdi Şiirler sevdama dil oluverdi Birkaç mısra yaz da tut ellerimi Bilen yoktur perperişan hallerim Gömüldü maziye tüm hayallerim Kayboldum meçhule düştü yollarım Yürüdüğüm izde tut ellerimi Yazgım buysa elbet bilirim Hak’tan Gideceğiz bir gün geldik topraktan Ben bohçamı dürdüm, dürdüm be çoktan Gözyaşını süz de tut ellerimi Direndim olmadı, artık pes dedim Bahattin seninki boş heves dedim Tükeniyor artık bak nefes dedim Mezarımı kaz da tut ellerimi 16 Nisan 2009/Erzurum Bahattin Kızılkaya |