Yoksul Nisanlar Dayandı Kapıya
Hücrelerimizi saran yalnızlık girdabına sarıldıkça
Kaygılı umarsızlıklarımızın rotasıydı kimi hayat Eski yağmalanmışlıklarımızı anımsardık sızılarla Göğüs kafeslerimizi yoklayıp sancılandırınca aşk. Dudaklarımızdan dilimize inerdi acı, korkardık Sonu meçhul ayrılıkların kentinde sevda arardık Bağışlanmaz suçlulardık biz, baharlarda ağlardık Kor olmuş göğsümüzün iriniyle şiirler yazardık. Aydınlık gülüşlü eylemlerin meçhul adresinde Adımızı söylerdik birbirimize, üryanlı söz olduk Utançlarla devrilen şafaklarda ölüme soyunduk İçi boşalmış gökkuşağının terkisinde kaybolduk. Etkisini yitirmiş alevdi gönlümüzdeki deli seviler Gürültüyle yıkılan sevgi ağaçlarını örtemedi gizler Yoksul nisanlar dayandı kapıya, yıkamadı mermiler Gecenin gölgesinde uyuduk, bizi yazarken gezginler. Yangın aleve muhtaç bir hardı, gölgeler sevişirken Yaman bir elin temasıyla en mahremleri arar iken Sellerin boşalırdı, bentlerini sarsarak aşkı sarar iken Tükenişlerin kelepçelerini ben sarı denizlere atar iken. Selahattin Yetgin (Not) Seslendirmedeki amatörlük nedeniyle tüm okuyucularımın affına sığınıyorum. |
Çok keyifli bir çalışma olmuş.
Nisan dinlendiriyor öyle ya da böyle.. Seslendirme yapmaya devam edin bence.
Çok beğendim. Tebrikler...
.)