nötrkaranlıkla kucaklaşırken şehir bir bir yanar yıldızlar el ayak çekilir yavaş yavaş biraz daha yaşlanır kaldırımlar ay tüm haşmetiyle gelir oturur geceye yanar yakamoz balıkların göğsünde uyuduğu yorgun denizde üşüdükçe akşam sokulur gecenin koynuna daha bir grileşir sureti daha bir kara sürer alnına kimi bassam bağrıma çatallaşır dili değişir rengi, alaca bulaca yüzsüzlüğü ya(ı)lan bakışlı sinsiliği sus mührü vuruldu dudaklarıma ferman buyruldu gönül tahtıma yazılmış bir kaderse yaşanan şükredilmeli bahşedilen bahta bizler ki; bir avuç toprak uğruna yıpranmış bedenli fanilerdik kaç parça taşırız cebimizde kırık kalbimizden yada nedir kazancımız şeytana satılan ruhtan hüzün yükledim yüreğime bulutları kümelendi gözbebeklerimin rengi solan gökkuşağımın dibinde ölür çığlıksız martılarım şimdi elimde avucumda; ışıklar söndüğünde ortaya çıkan sadece yastığıma sırdaş çocuk gözyaşlarım kaldı geriye Gülay Bulut |
Ve belki en görmediğin yöndedir Sevgilin.
Güzel demek az gelir. Çünkü Şiirde koca bir ömür yatmakta...
Kutladım sevdim selamladım çokça.