kaza süsü...
parmaklarımın ucunda küfre dönüşüyor minnettarlık duaları..
kalbimin kırıklarını biriktirip kolye yapıyorum boynuma kaza süsü veriyorum intiharıma kim görse, duysa takdir-i ilahi diyecek zaten son günlerde ilahi güç sadece ölümleri takdir eder oldu.. hiçbir yaşam kutsal sayılmıyor ve her hayal kırıntısı gerçeğe yüz metreden fazla yaklaşırsa vuruluyor.. tutkunun gücünü aldatılınca anlayan yabani hayvanlar gibiyiz.. biri canımızı yaksa kıyamet oluyor üzerine yağıyoruz. bazen mazseret bile aramıyoruz bunun icin.. karambolde bırakılmış pozisyon gibiyiz, tanrı bile sadece izliyor.. sorumluluk iki ucu kızgın demir parçası. insan sadece mecbur kalırsa üstleniyor.. kaza süsü veriyorum intiharıma.. aşık olduğum kadın bile yanlışlığın farkında değil yarın sabah günes doğar diye uykuya dalıyor bu ruhlar... yarın doğacak güneş olmasa kimse inanmayacak tanrısına.. ve belkide bu yuzden öldükten sonra hayat var diye pazarlığa girişir kullar tanrılarıyla.. ve hiçbir tanrı yok demez... ve her tanrının koşulları vardır vaatleri için.. günümüz politikacıları gibi... öldükten sonra köseyi döndük demektir ha gayret...!!! kaza süsü veriyorum intiharıma tanrımın bana vereceği cezayı en aza indirgemek icin dualar ediyorum artık geceleri korkuyorum hala tek başıma ıssız bir çölde soğuktan donuyorum bedenimi sıcak kumlara gömsemde eksi altı derecede buz tutuyor yanlızlığım... ellerimde vaat edilebilecek zaferler yok son yıkımımın en ön sırasını ayırdım sana izlediklerine dayanabilmen icin tanrıma dua ettim kalkıp giderken sen dur diyemedim şimdi geri gelmiyorsun diye kurşuna dizdiğim benim bencilliğim... doğru düzgün bir cümle kurmaktan aciz kurmarlar oynuyorum yaralı ruhumun üstüne şeytanın, ırzına geçtigi bir faniyim ben kaçınılmazdan zevk alırken bağımlısı yüzyıllardır bu kısır döngünün sadeleştirilemez paydası... son baharın, son yaprağı düşerken gülümsemek gibi.. şimdi sana ne söylesem ellerimde ufalanıyor gittin biliyorum kal diyemediğim için gittiğinden beri kendi bedenimi acıyla terbiye ediyorum temyize gidemesin diye yürürlükteki yasaları değiştiriyorum canım sıkılıyor.. ’’canım nbr?’’ demeyi özledim.. şimdi buz gibi iki kelime devlet dairesinde prosedür gereği dilekçene başlarken ’’sayın’’ demek gibi.. ne kadar sayıyorum o üçünçü tekil ama yüksek mevkilerdeki şahsı... şimdi sana canım diyorum ne kadar canımdansın? korkuyorum gittim diyeceksin diye yada neyse işte.. kaçınılmazlığı ertelemek için uğraştık durduk.. sabah oluyor işte.. sıradan fani kullar olarak hala bunu değiştirmeye yetkimiz yok.. ve biz hala başka kayıp ruhlara aşığız.. ve sen gelmiyorsun diye kendi canımı yakıyorum açıklayamıyorum seni çıkardıktan sonra hayatımdan geride kalan boşluğa mantıklı bir doluluk uyduramıyorum... |