nazlı gelinim...öylesine içimdesin ki sen güzel kuşum gözlerine düşen hazan yağmurlarında sırılsıklam kimsesizliğe düşerken aynalar yansıtırken endamını gülücüklerin beyazlaşır karanfilerin kıvrımlarına düşerken dudaklarında sergilenen sevecenliğine kanat çırpar ak güvercinler selam durur bizim delikanlılar rafan yürüyüşlerinde martılar sevda şarkıları mırıldanır engin denizlerin mavisine senin için ... yüzünde açan pembemsi güllerin kokuları saçılır sevdalanmış sokaklara lakin ne bilsin el-alem içinde tufanların koptuğunu sancıların hekimlerce bile dinmediğini kıvranırken bilinmezlikler içinde sen bakışlarına inen puslu perdelerde sabahın kırağıları düşerken sol yanına ötelerde beklediğin ak umutlarına duaların gecelerini nurlandırsa da fersiz mum ışığına yeniktir düşlerin ne olur ağlama sen nazlı gelinim ... karanlıkların yırtıldığı şafaklar sökecek bıkkın yorgunluğunun ardından koynunda büyüttüğün hedeflerin sevdasında köz/kül olduğun ten kokularına özlemlerini tükettiğin yar’inin göz bebeklerinde yarınlarının muştusu düşecek sabahına sen gül gayri ötelerdeki sevdana nazlı gelinim ... |
sen gül gayri ötelerdeki sevdana
nazlı gelinim ..."
Bir nazlı gelinin sevda türküsüydü, çok etkileyici sözler ve tamamıyla hep okunası eserdi. Yüreğinize sağlık hocam.
Kutladım sizi yürekten.
Saygımdasınız.