ADEM ile HAVVA...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Kan kırmızı bir elmanın
İki tarafındaki ısırıktık Günahın masumiyetle kefaretlenmiş Bir ömürlük masaldık.... ...Meleğe ithafen... kırılmışlığın yarınlarına emanet düşlerdi yaşananlar ki hangi bahar ki hangi mevsim durdurabilmiş sonsuz aşkları..... içinden geçenleri say kadın say ki adım olsun yarın.....yarınların..... boy ölçüşemedim kıvrak dallarının arasındaki meyveye uzanmakla uzanmamak arasında olamadım olamadık bir Adem .....bir Havva ..... bire bin bine yüz bin katıp devam ettik yola..... kelimelerimiz yoldaş kelimelerimiz gardaş kelimelerimiz azık oldu sevilmeyen yanlarımıza..... ki biz kendimi dağlardan çok sevdik soluduğumuz havadan dillere düşmüş sevdalardan yare dediğimiz kanayanlardan çokça sevdik..... Dedim ki; ölüm bizi bir kara trenin dumanıyla ayırdı ayrılmış iki ray gibi savrulduk çürüdük karlı dağların arasında..... - Eski bir İstasyon.....Ayrılmış yürekler istasyonu..... - Dedin ki; ilk cemrenin toğrağa düştüğü yerdir yüzün ki en bilinmez denizlerin keşfedilmemiş coğrafyasıdır tenin..... dokunurken allı pullu göğsüne kendinden kendine geçmiş ırmakların kurutup çöle çevirdiği serapları seyreyledim gözlerinde Ademdin yaradandan bense anlatılmaz uzun bir yol kaburga kemiğine..... uzandım bir cigara daha sardım gökyüzünde adın yazılıydı birde içine su katılmamış sevdan..... ben ellerimle kanayıp kanayıp dururken sen gökyüzünü hınca hınç yırtıyordun..... durmadım sevdama baş koyup en bilinmez kapıları araladım..... kanmadım yalanları kendime yastık edip ardıma aldım..... sanmadım kendi bilmez şehirlerin esrik kollarında uyuşup kalmadım..... bilinmez ayetlerin kör kuytularında saklı Lam ’ dım..... sen duymadın Havva sen duymadın..... Deniz Can Yılmaz |
tebrikler