18 mart...
dijtal bir ajanda çığlığıyla
gerçeklik bulaşır hayallerin arasına yüzüne carpar insanın yanlızlığını bu yüzdenmi işaretlenir takvim üstlerine geçmiş zaman yıldönümleri tamda alışıyorken yokluğuna sanki planlanmış önceden karar verilmiş ama kestirilememiş olasılık dışı etkenler doğru zaman doğru yer ama yanlış insanların yanında hazırlıksız yakalanılmış yüzüm gözüm ıpıslak yeni arınmış çaresizlikten ahşap bir binada terkedilmiş büyük bina olsun diye kundaklanmış tam yanmadan yetişmiş büyük şehir itfaiyesi uyanmışım uykumdan dağınıklığımda gelmişsin sayfalarım yerlere saçılmış daha yeni kalkmışım yabancı bir kadının koynundan dijital bir ajanda çığlığıyla uyarılmış ama dikkate almamışım yüzüm gözüm ıpıslak saçlarım dagılmış nasıl baska bir el değmesine bu kadar hazırdım önceden çıkartılmış aklımdan nasıl olsa son gün calısırım diye sınava son güne ertelemiş son gün elektrikler kesikmiş sonra gelmişsin en çalışmadıgım yerden sormussun sevda sorusunu ben bir kumar masasında sabahlarken insan ne kadar kaybedecegini anlayamiyor tamamını kaybetmeden dijital bir ajanda çığlığıyla yakalanıyor hayatın gercegine tamda şimdi unutuyordum seni derken özelliklemi yapıyorsun bu kurgunun yapımcısı kim? bir tekrarı daha olacakmı bunun? yeni bir yıl dönümünde dahamı hazırlıklı yakalanıcam yokluğuna söylesene kac yıl daha gecmesi gerekir bir dijital ajanda çığlığıyla karışırken gerçekliğine sanki birşey olmamış gibi yaşamaya devam edebilmek için sanki bir kabustan uyanmışımda annem yanımda, sarılıp uyutmuş gibi beni... |