KOYUN POSTU
Düşünmeden çalışmak var postun içinde,
Beyne fışkıran zehirli dumanlar ortasında, Kurtlar gezer, koyun ve kuzu sürüsü içinde, Sürülerse saplanıp kalır karanlığın ortasında. Evim, okulum, yolum beynimde bitmez, Beynimse çizilmiş kanunlar kıskacında, Ben yürürüm, aklım peşimden gitmez, Karar kılar, hakikatin tam da ortasında… Gözümüz görür, beynimize ayna olarak, Baktığınız şu dünya ise hep karmaşıktır, Kılcal damarlarımsa halatlanmış olarak, Bağlanır beyne, beyinlerse kapkaranlıktır… Ak aklanmaz karayla karalar giymişken, Siz bembeyazdınız ekinler biçilmemişken, Başaklar çıkmadan, sapından sıyrılmadan, İlahi kulpa sarılıp hak yoldan ayrılmadan. Tarih döner, su akar, kafalar karma karışıktır, Uyuyan millete düşman zehirli sarmaşıktır, Basiretsiz Müslümana küfür zehirli akreptir, Ders alan millete, tarih tekerrürden ibarettir. Dünyayı gez, gör; kim, kimin dostu? Geriye kalanlarsa hep koyun postu, Etler paylaşılır iştahla yenir, post kalır, Kavgalar ise posttan hemen sonra başlar, Dost bildiklerin arenada birbirini haşlar, Öyle bir kavga olur ki çiğ süt emmiş, çiğ et yer, “Dünyanın bütün zenginlikleri sadece benim” der. Bu kavgada basiretsizin ne başı, ne de tahtı kalır, Kavga biter, post gider, sırtlan ise alacağını alır, Ortalıkta hav havdan ve kemikten başka ne kalır? 1994/Konya |