BİLMEKTEYİM…kör bir kuyu sessizliğine bürünse de kelimeler/in yer altında bir hücre karanlığında sırra kadem bassa da gözlerin yüreğinde eksilmedim ve yokmuş/um gibi kendini kandıramayacaksın asla sen azal/t/maya çalışırken benden kendini büsbütün çoğaldığımı bilmekteyim… adımlarının götürdüğü en uzak yerlere git ve geriye dönme her nerede karşılıyorsan akşamı orda seninleyim… sabah çayının deminde cuma selalarında her akşam eve dönüşün yorgunluğunda bir parça ben varım bilmekteyim… biliyorum can adım gibi biliyorum her duyuşunda ferahnak peşrevini ya da bir tanbur dolaşırken hüzzam perdelerini gözlerinin dalıp gittiği yerlerdeyim… yüreğinden geçen benim inkar ederken sevmeleri yok sayarken tüm şiirleri Emrah’tan bir koşma gibi ansızın aklına düşen benim Hak gibi bayrak gibi vatan gibi yüreğindeyim ... unuttuğunu ve unuttuğumu zannettiğin nokta üstüne nokta koyup yazdığın mealin çektiğin eliflerin sorduğu ben/im dokunuşlarda öpüşlerde bir başka tende ve bir başka eskimiş sevişte ansızın saplanan sancıların içindeyim koyulan sohbetin orta yerinde ismi geçtiğinde şehrimin yakasını düzeltirken aynada gömleğinin eğilip sigaranı söndürürken tablada koltuğun arkasına astığın ceketini alıp giyerken....o anda düşüyorum aklına bilmekteyim… iftar arasında ilk tütün ve huzurlu avlusunda bir külliyenin serin suyuna bırakmışken avuçlarını dudaklarına götürdüğün son yudum ben/im… çarptığın kapıların örttüğün camların ördüğün duvarların dışında değilim… paslansada vurduğun kilitler gönül kapılarında siyahındayım kirpiğinin dilinin ucunda ismim ve odanın bir köşesinde duruyor hasretim Hak gibi bayrak gibi vatan gibi yüreğindeyim… Ceyda Görk 16 eylül 2006 22.30 |
sağlıcakla kalın